Toplumun adalet duygularını zedeleyen yargı problemlerine neşter vurulması amacıyla başlatılan yeni bir sürecin içindeyiz. Buna göre, başta Ergenekon ve Balyoz davaları olmak üzere yakın geçmişte Özel Yetkili Mahkemeler eliyle gerçekleştirilen yargılamaların şimdi yeniden genel mahkemelerde görülmesi söz konusu.
Türkiye’nin yakın geçmişindeki darbe girişimlerini soruşturup yargılamak üzere başlatıldığında toplumun büyük oranda desteğini almış bulunan söz konusu davalar ne yazık ki kısa süre sonra ekseninden çıkmış, gerçek suçlulardan ziyade devlet içindeki bazı yapıları rahatsız eden unsurları tasfiye edip cezalandırmaya yönelik bir işleyişe girmişti. Dolayısıyla bu davalarda verilen mahkûmiyet kararları da toplum vicdanını hiçbir şekilde tatmin etmedi.
Ancak bugünkü yeniden yargılama konusu sadece toplum vicdanında bu davalara ilişkin oluşan kuşku ve şaibelerin giderilmesi, haksızlıkların ortadan kaldırılması için gerekli değil. Aynı zamanda meseleye ciddi anlamda bir neşter atılmadığı takdirde yakın bir zamanda meydana gelebilecek toplumsal huzursuzluklara önceden engel olmak için de bu adımların atılması lazım.
Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bir karar üzerine CHP’li Mustafa Balbay’ın tahliyesi gerçekleştiği sırada konunun pek gündemde olmayan bir boyutuna dikkat çekmeye çalışmıştım:
“Balbay’ın kısa bir süre önce almış olduğu 35 yıllık hapis cezası Yargıtay’da onandığı takdirde bir milletvekilini Meclis’ten alıp cezaevine götürmek gerekecek. Bu nasıl olacak bilmiyorum.
Önümüzdeki günlerde Balbay’la aynı durumda olan BDP milletvekilleri de tahliye edilecek. Onlar da hüküm giyerlerse Meclis’ten alınıp cezaevine götürülmeleri gerekecek. Böyle bir gelişme BDP tabanının sokaklara dökülmesi için ne güzel bir bahane olur değil mi?
Diğer yandan Balyoz davasında aldığı ceza Yargıtay’da onanmış olan MHP milletvekili Engin Alan cezaevindeyken KCK tutuklusu BDP’lilerin bırakılmasının toplumun bir başka kesiminde doğuracağı infiali de şimdiden düşünmek lazım.”
Bildiğiniz ve gördüğünüz gibi, o gün bahsettiğim süreç adım adım yürüyor. Balbay’ın tahliyesi dolayısıyla dile getirmeye çalıştığım sakıncaların ortadan kaldırılmasının ise yolu belli: Af veya yeniden yargılama.
Şahsen benim önerim “devlete karşı işlenmiş suçlar”ı kapsayan kısmi bir af çıkartılarak sorunun çözülmesi şeklindeydi ama taraflar farklı gerekçelerle bu formülü uygun bulmadılar; neticede yeniden yargılama yolunun açılması konusunda toplumsal bir uzlaşma sağlanmış bulunuyor.
Ne var ki yeniden yargılama konusuna karşı çıkanlar da yok değil. Bunlar “darbeciler serbest bırakılacak” iddiasını ileri sürerek bu sürece itiraz ediyorlar. Oysa yeniden yargılamanın içeridekilerin serbest bırakılması olarak algılanması doğru değil. Zira daha önce özel yetkili mahkemelerin gerçekleştirdiği yargılamanın bu sefer genel mahkemelerde yapılması söz konusu. Eğer suçlanan kişileri mahkûm edecek belge ve kanıtlar mevcutsa genel mahkemelerde yapılacak yargılamalardan da öncekinden farklı kararlar çıkmasını beklememek gerekir. “Sadece özel yetkili mahkemelerin hâkim ve savcılarına güvenebiliriz bu konuda” diyorsanız, o zaman başkalarının da sizin güvendiğiniz bu yargı mensuplarına ilişkin güvensizliğini haklı çıkarmış olursunuz.