Bütün yolların “Yeniden seçim”e çıktığı izlenimi hemen herkes tarafından paylaşılıyor.
Onunla bağlantılı olarak seçimin ne getireceği tahminleri de birbirini izliyor.
Yeniden seçim halinde tek parti iktidarının çıkıp çıkmayacağı da tahmin furyası içinde önemli yer tutuyor.
Bu konuları mütalaa ettiğimiz bir ortamda partilerin seçim ortamına taşıyacağı ana söylemlerin ne olacağı üzerine öngörülerde bulunurken şöyle bir soru geldi:
-Acaba Tayyip Erdoğan, seçimlerde yine meydanlara çıkar mı?
Bu soru ile birlikte, 7 Haziran seçimlerinde Tayyip Bey’in Cumhurbaşkanı olarak meydanlara çıkmasının artı ve eksileri üzerine değişik düşünceler ortaya atıldı.
Ben bir tespitimi paylaştım:
-Tayyip Erdoğan’ın siyasi misyonuna ve bağlantılı olarak Ak Parti iktidarına karşı çıkan odaklar (partiler, medya mensupları, iç - dış siyasi, ekonomik yapılar) yeniden yapılacak seçimde de ana temayı “Erdoğan nefreti” üzerine kuracak gibi görünüyorlar. Şimdiden bunun taşları döşeniyor.
Bunun için Erdoğan’ı “nefret objesi” haline getirmek için özel çaba harcandığı muhakkak.
Mesela şöyle bir Erdoğan portresi oluşturuluyor:
-Kendisine başkanlık yolunu açmadığı gibi Ak Parti’yi tek başına iktidar yapmadığı için 7 Haziran seçim sonuçlarından memnun olmayan...
-Ülkeyi yeniden seçime sürüklemek için koalisyon çalışmalarını sabote eden. Bu noktada Başbakan Davutoğlu’nun koalisyon yapma eğiliminin önünü kesen.
- Terörü yeniden ülke gündemine taşıyan...
-Terörle mücadele yapıyor gözükerek bir yandan MHP’ye, diğer yandan HDP’ye giden oyları yeniden elde atmaya çalışan.
-Ülkeyi Saray’dan yönetmeye çalışan. Dolayısıyla Hükümet iradesini fonksiyonsuz hale getiren...
Bu iddiaların öz itibariyle akla ziyan özellikler taşıdığında şüphe yok. Bilhassa terör konusu ile ilgili iddialar, bir kere “Aslında Türkiye’de bir terör gerçeği bulunmadığı” gibi bir yaklaşımla malül. Oradan yola çıkınca da, kısa süre içinde terörün aldığı canları böyle alçakça bir komplo teorisine kurban vermeye hazır bir halet-i ruhiye oluşmuş bulunuyor. Hele böyle bir komplo teorisinin merkezine bırakalım milletin Cumhurbaşkanlığını emanet ettiği bir kişiyi, Tayyip Erdoğan gibi islami - milli - insani hisleri herkesce müsellem bir kişiyi yerleştirmek, insafla, ahlakla, iz’anla bağdaşmayacak bir yaklaşım.
Bu yaklaşımların bir koalisyon hükümeti oluşturamamanın temelinde partilerin tamamının (Alın MHP’yi, HDP’yi) olaya mesafeli durduğunu, daha da önemlisi parti tabanlarının özellikle Ak Parti - CHP koalisyonuna sıcak bakmadığını da not etmek gerekiyor. Sanki Tayyip Erdoğan parmağını şıklatsa koalisyon olacak! Bu mudur? Böyle olsa, Tayyip Erdoğan’ın her şeyi belirlediği sonucu çıkmayacak mıydı? Şu ana kadar Tayyip Erdoğan’dan genel prensipler dışında şu koalisyon olsun, bu olmasın tarzında bir sözün kamuoyuna yansıdığı da varit değildir.
Erdoğan’ı “Nefret objesi” haline getirmeye yönelik projeden söz ettikten ve oradaki pek çok unsurun çarpıklığına dair kanaatimizi paylaştıktan sonra bu temanın seçimlerde kullanılmasının ne gibi sonuçlar doğuracağı üzerine de bazı şeyler söyleyebiliriz, diye düşünüyorum.
Bu hiç şüphesiz bir proje. Bu projenin 7 Haziran seçimlerinde bir ölçüde etkili olduğu da açık. Tayyip Erdoğan profili, bana göre, seçimlerde Ak Parti için ana oyları tahkim açısından artı, ama yüzer - gezer alanlarda yadırganması açısından da eksi rol oynadı.
Erdoğan’ı ve Ak Parti’yi yıpratma hesabını yapanlar, hiç etkisi olmadığına inansalar, seçim propaganda stratejisinde Erdoğan karşıtlığını bu ölçüde ana malzeme haline getirmezler.
Propaganda, varolan bazı malzemeleri alıp, onun üzerine, olabildiğince inandırıcılığı sağlayarak kendi siyasi hedefine dair yüklemeler yapma işidir.
Tayyip Bey’in “Farklı Cumhurbaşkanlığı” vurgusu, Ak Parti misyonuyla bağını koruma itinası, dominant liderliği... Bunlar gözardı edilemeyecek gerçeklerdir. Bu özellikler, çok pozitif değer olarak da nitelenebilir, nefret objesine de dönüştürülebilir. Muhalefet (Buna Paralel yapı dahil) ikincisini denedi. Bir ölçüde sonuç aldı.
Şimdi yeni seçimde, o eski zeminin üzerine yine Tayyip Bey’e yönelik bir kampanyanın taşları döşeniyor.
Bilmiyorum Tayyip Bey, Davutoğlu ve Ak Parti kurmayı bu hazırlığı nasıl karşılamayı düşünüyor?