31 Mart seçimlerine dört gün kala seçmenin tercihi gibi partilerin durdukları yerler de iyice netleşmeye başladı.
Belediye başkanlığında iddiası olmayan, iddiası olsa da kazanma ihtimali olmayan partilerin sandık performansı iki güçlü adaydan birine kazandırmak, diğerine kaybettirmek gibi bir sonuca gebe yani.
Bu açıdan Yeniden Refah Partisi'nin tutumu ve sürüklendiği yer gerçekten ilginç.
Zira Rahmetli Erbakan'ın mirasının ve ideallerinin hayli uzağına ve hatta zıt istikametine savrulmuş görünüyor Yeniden Refah Partisi.
Açıklanan son kamuoyu araştırmalarına göre İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir gibi çekişmenin yoğun yaşandığı, Cumhur İttifakı adayı ile CHP-DEM ittifakı adayı arasındaki farkın +1, -1 veya +1 buçuk, -1 buçuk şeklinde seyrettiği yerlerde Yeniden Refah Partisi bu aralıkta görünen oy oranıyla seçim sonuçlarını belirleyecek parti hüviyetine bürünmüş durumda.
Dolayısıyla bu hal Yeniden Refah seçmenini hem siyasi vebal altına itti hem de Erbakan'ın vasiyetine uyup uymamak gibi çetin bir sınamayla karşı karşıya bıraktı.
YENİDEN REFAH SEÇMENİ VEBAL ALIR MI?
Bu yeni ve netameli pozisyondan dolayı bu günlerde Refah ve Saadet Partili eski siyasetçilerin, Milli Görüş geleneğinden gelen isimlerin bulunduğu meclislerde ve paylaşım guruplarında derin muhasebeler ve hararetli tartışmalar yaşanıyor.
Kamuoyuna açık paylaşım yapan, yazıp söyleyen sayısı da az değil doğrusu. Partisinin yerel seçim sürecinde aldığı tutumu Erbakan'ın mirasına zıt, Milli Görüş çizgisine aykırı bularak istifa eden Suat Pamukçu mesela. Pamukçu pazar günü İstanbul'da 650 bin kişinin şahitliğinde AK Parti'ye geçerek tarafını netleştirdi ama parti değiştirmeden tutum değiştirecekler hayli fazla.
Benim yaptığım taramalara, konuştuğum isimlere bakılırsa Milli Görüş tabanında "bu vebalin altına girilmez" görüşü hâkim.
Malum Rahmetli Erbakan görüntülü kayıtları da bulunan pek çok konuşmasında ülke idaresinin CHP'ye bırakılamayacağını, CHP'ye kazandıracak herhangi bir karardan veya tutumdan geri durulmasını söylüyor.
Bu tür videolar, şahsi hatıralar ve "Erbakan hedef gösterdi, Erdoğan yaptı" denebilecek işler listesi şu an WhatsApp gruplarının en sık paylaşılanları.
ERBAKAN HEDEF GÖSTERDİ, ERDOĞAN YAPTI!
Bir muhasebe var Millî Görüş çevrelerinde. Şöyle bir cümle kuruldu mesela böyle bir ortamda: "Erbakan Hocanın siyasi bilinç için senelerce dil döktüğü, gerçekleştirmek için ömrünü verdiği ne varsa Erdoğan yaptı. Yanlışları da oldu ama Allah var çok çalıştı, bedeller ödedi ama yaptı. Gözümüzün önünde yaşlandı resmen".
Ayasofya'nın ibadete açılması, Taksim'e cami yapılması, başörtüsü yasaklarının kaldırılarak yasakçıların yargılanması, darbe döneminin kapanması, 28 Şubatçıların yargılanması, İmam hatiplerin ayağına takılan prangaların kırılması, milli savunma sanayiinin güçlendirilmesi, yerli araba, tank, uçak başta olmak üzere teknoloji ve ağır sanayii hamlelerinin atılması, dış politikada bağımsızlık ve daha pek çok konu başlığı... Erbakan ile Erdoğan'ı aynı niyette ve hedefte birleştiriyor.
Necmettin Erbakan'ın düşünceleri kadar, küresel sisteme dair eleştirileri ve adil düzen önerileri de Erdoğan'ın siyasi çizgisinin temelini oluşturuyor aslında.
Bu açıdan Erbakan'ın siyasi devamlılığından bahsedilecekse eğer Saadet ya da Yeniden Refah'ın değil AK Parti ve Erdoğan'ı adını anmak gerekir hakikati teslim bakımından.
YENİDEN REFAH'IN SAADET'TEN FARKI KALDI MI?
Erbakan'a ve dindarlara eziyet edenleri, manşetlerden hakaret edenleri, başörtülü kızları yerlerde sürükleyenleri affedip siyaseten aynı masaya oturduğu için çok eleştirildi Saadet Partisi. Taban kaybettiği de açık zaten.
Bu seçimlerde ise istediği belediyeler kendisine verilmedi diye Erdoğan'ın karşısına, CHP ve DEM'in yanına geçtiği için eleştirilen parti Yeniden Refah Partisi.
Oysa 2018'deki kuruluştan sonra hem varlığını hem iddiasını koruyabilmişti YRP. Mayıs 2023 seçimlerine kendi logosuyla ama Erdoğan'ın yanında yöresinde seçime girmiş ve yüzde 2,81'de kalan oyuyla yüzde 7'lik baraja takılmadan 5 vekil sokabilmişti Meclise.
Üstelik HDP'nin olduğu masaya oturup CHP listesinden seçimlere giren Saadet, DEVA ve Gelecek Partileri'nin düştüğü "siyasi zillete" de düşmemişti YRP.
Şimdi tıpkı onlar gibi ontolojik bir sorgulamaya itiliyor Yeniden Refah Partisi. Minik bir oy dilimi ve birkaç koltuk karşılığında CHP'ye kazandırmak YRP'yi tıpkı Saadet Partisi gibi üzerine oturduğu mirasla çelişkili bir duruma sokuyor çünkü.
DEM VE CHP İLE YAN YANA GELİNİR Mİ?
CHP'ye seçim kazandıran partilerin başında DEM var malum.
Altılı masa dağıldığı, İYİ Parti de CHP-DEM ilişkisini daha fazla kamufle etmek istemediği için şu an iki parti alenen yan yana, yanak yanağa. İlişki durumlarını bu kez "kent uzlaşısı" adıyla kodlasalar da pratikte değişen bir yok.
İstanbul ve Mersin'de tam saha, İzmir ve Ankara'da parçalı ittifak yürütüyorlar. PKK baronlarından Mustafa Karasu'nun açık talimatıyla "ittifaka devam" diyorlar. DEM Partililer "Kürdistan'da biz kazanacağız, batıda AK Parti'ye kaybettireceğiz" demekten çekinmiyorlar.
ARTIK SÖZ DE KARAR DA SEÇMENİN!
Yeniden Refah Partisi'nin içinden ve habitatından gelen sesler mevcut durumu reddediyor.
Parti yönetimi sandıkta bıçak sırtı bir denklem oluşacağını öngöremedi ve kendi hacmini ölçüp iddiasını ortaya koymak adına bir karar aldı belki de.
Belki de tam da bunu öngördüğü için hacminin üstünde çok sayıda il-ilçe belediye başkanlıkları istedi ve çıkmaza soktu AK Parti ile görüşmeleri. Net olarak bilemiyoruz.
Ama şunu biliyoruz artık: Yeniden Refah oyları AK Parti aleyhine, CHP lehine işlev görecek.
Bu durumda, uzay boşluğunda yüzüyor gibi görünen YRP yönetiminin kuramadığı o hassas dengeyi kurmak, CHP'ye kazandırma vebalini yüklenip yüklenmeme sorumluluğuna almak doğrudan Yeniden Refah seçmenine düşüyor.