Ak Parti kuruluşunun 16'ncı yılını kutluyor.
16 yılın 15'ini iktidar olarak geçiren bir siyasi yapı Ak Parti.
2019 gibi, herkesin çetin geçeceği konusunda hem fikir olduğu bir tarihe doğru ilerleniyor.
16'ncı yıl kutlamalarına eski ifadeyle tekaddüm eden (öncesinde gelen) günlerde, Cumhurbaşkanı olduktan sonra bile partinin başına geçmeyi“hayati” önemde gören “Lider Erdoğan” gündeme “Metal yorgunluğu” konusunu getiriyor.
Yani diyor ki:
- Önümüzde çetin bir mücadele var. Partide “metal yorgunluğu”na uğramış, dolayısıyla bu mücadeleyi taşıyamayacak kadrolar mevcut. Bunların değişmesi lazım.
Şu anda Ak Parti dünyasında ana gündemin kimin gidip kimin kalacağı olduğunu söylemek sadece bilineni ifade etmek olur.
Birileri gidecek, birileri gelecek ama soru, gidip gelmede kalitenin nasıl belirleneceği noktasında odaklaşıyor.
O sorunun da bamtelinde Liderliğin, “metal yorgunluğu” dendiğinde onun içine neyi koyduğu hususu var.
Partilerde böyle dönemler, ihtiras fırtınalarının estiği, cesetler üzerine basıp yukarıya çıkmak için kardeşin kardeşe kıymaktan çekinmeyeceği dönemlerdir. Jurnaller içinden temiz olanı çekip çıkarmak kolay değildir.
Ama diyelim Ak Parti'ye en az yüzde 50 artı 1 lazımdır ve Liderlik bunun çok çetin bir iş olduğunu kamuoyu önünde üstelik defalarca seslendirmekten çekinmemektedir. Liderliğe göre bu dere çok çok dayanıklı bir kadro ile geçilir.
Ama o kadronun niteliği ne olacaktır?
Metal yorgunluğu Ak Parti kadroları için söylendiğine göre demek ki Ak Parti kadrolarında bir kalite aşınması söz konusudur.
Denir ya, iktidardaki yapılar yıpranır.
Okunması gereken şey, iktidarda Ak Parti kadrolarının hangi niteliklerini kaybettiğidir.
Aslında 7 Haziran sendelemesinde Ak Parti bünyesinde bir “sorunlar taraması” yapıldı. O taramada, özellikle Ak Parti'nin kendisine yakın STK zeminlerinde oldukça açık – net değerlendirmeler yapıldığını biliyorum. O taramanın hafızası duruyorsa, ona bakılabilir.
15 gün kadar izin yaptım. Bulunduğum ortam, tam bu konuların görüşülebileceği insanların bir araya geldiği ortamdı. Hem iktidarın başarısını önemseyen hem de hal ve gidişteki problemli noktaları görüp seslendirebilecek insanlarla beraber oldum.
Şunu söyliyeyim: Genelde problemler gündeme geliyor bu ortamlarda. Kaygılar konuşuluyor. Rahat bir atmosfer yok. Ak Parti'nin başarısını önemseyenler de 2019 kaygısını gizlemiyorlar.
16'ncı yıl.
Büyük bir sınava hazırlığın derinden derine hissedildiği bir yıl dönümü.
Bence yüzde 50 artı 1 kaygısı, sadece rakamın büyüklüğünden kaynaklanan bir kaygı değil.
Şunu söyleyebilirim:
Şayet Ak Parti'de, 16 yıl önce yola çıkarken seslendirilen “Erdemliler Hareketi özgüveni”, 15 iktidar yılının “Hizmetler”ini de yanına alarak bugün de ana karakter olarak toplum huzuruna sunulabilseydi, ben inanıyorum ki, yüzde 50 artı 1'in sözü bile olmazdı.
2001'de yola çıkarken ortada Ak Parti olarak ne vardı? Refah bünyesindeki roller, artı Refah'a itiraz ve alternatif.... Belki bir şey daha, iflas etmiş siyasi kadrolara alternatif. Ne diyorsunuz? “Bir Erdemliler Hareketi lazım” diyorsunuz.
Bence bunun içinde ne var'ı sormalı bugün Ak Parti.
Toplum ne gördü “Erdem”in içinde ki, onu eksen alan bir siyasi harekete, (Refah'ın en yüksek oyu yüzde 22 idi) yüzde 34 gibi ve Meclis'te yüzde 67'ye tekabül eden bir oy yüklemesi yaptı.
Bence “Erdem” hala toplumun en ortak paydasıdır.
Ama sorun, Ak Parti'nin 15 iktidar yılının getirdiği yaşanmışlıklar içinde “Erdem'le bağlantı”nın yıpranıp yıpranmama ve yıpranmışsa yeniden onarma imkanının bulunup bulunmaması noktasında toplanıyor.
Erdem'le ilgili güven kaybı oluşmuşsa bunu toparlamak kolay değildir.
Bence bunun üzerinde çalışılmalıdır.
Metal yorgunluğu kohezyon kaybı iledir, denir. Kohezyon, malzemeyi oluşturan birimlerin birbirini çekme gücüdür. Ak Parti'de metal yorgunluğuna bu açıdan bakılırsa partide ne eksilmiş olabilir ki, her birim kendi oyununu oynamaya başlamış olsun?
Erdem... Erdem'e bakmak lazım.