1969 ve 1970 yılları, hem MHP hem MNP için dönüm noktası yıllarıydı.
Necmettin Erbakan (hoca), Milli Nizam partisini kurarak, mütedeyyin ve o zamanki ifadeyle ‘maneviyat sahibi’ kesimleri politik tavır ve kimlik kazanmaya çağırıyordu. Aynı yıllarda Alparslan Türkeş (albay) ise milliyetçi ve o zamanki ifadeyle ‘vatanperver’ kesimleri politik temsile davet ediyordu...
Bu durum, sağın; Adnan Menderes sonrasında ilk kez çeşitlilik kazanması anlamındaydı. Çoğulculuk ve farklılaşma gibi bakılabilir. Ama özellikle 80 darbesi öncesi birbirinden pek de hazzetmeyen iki gençlik olarak ülkücülerle akıncıların ayrılıkları altı çok da kolay kapanmayacak izlerle çizilmişti. Kuşkusuz bu hal, CHP için gayet kullanışlı bir bölünme, küsme, kopma haliydi. Şu halde 1968-1980 yıllarını sosyolojik manada, sağın fraksiyonel parçalanış yılları olarak okuyabiliriz. Hatta bunu 24 Haziran 2018'e kadar uzatabiliriz. 50 yıl aradan sonra, Erbakan ve Türkeş'e ait karizmatik dönem bitiyor. Veya bunu tekamül üzerinden okursak, artık cumhur ittfakına, yani ‘merkez sağ’a tekabül ediyor, sağın iki büyük siyaset hareketi.
Merkez Sağ, edilgen değil de etkin olarak üç kez Türkiye siyasetini belirledi. 1. Meclis'teki 2. Grupla birlikte, liberal, demokrat, dindar kesimler, 1. Grubun yani CHP'nin karşısında bir aradaydı. Sağ, 2. Grup'ta birleşmişti. Ne ki derhal dağıtılacak, 2. Meclis'te esamesi bile okunmayacaktı... Lağvedilse de 2. Grup hep oldu... 1946'da çok partili hayata geçiş tecrübeleri 1950 seçimleri derken Menderes önderliğindeki ‘büyük ve yaygın sağ’ siyasetin belirleyici gücünü kurdu. Demokratlığından, liberalliğinden bakarak, Menderes'in 2. Grubun devamı olduğunu söyleyebiliriz. Ve fakat ‘sağ’ın birleşmesini istemeyen bir el, 2. Grubu nasıl dağıttı ise, Menderes'i de idama yolladı... 1960 darbesi, sağa, ancak bölünürseler izin alabileceklerini öğretti. Bölünmeleri için her türlü şartlar da sağlanıyordu zaten...
2018'de temeli atılan ve halihazırdaki Başkanlık Sisteminin sağ unsurunu oluşturacak ‘cumhur ittifakı’ bugün yeniden ‘büyük ve yaygın sağ’ profiline hazırlanıyor.
Hüseyin Avni Ulaş'tan Adnan Menderes'e ve Tayyip Erdoğan'a gelen tarihi tecrübe ve süreç, demokrasinin ve hukuk devletinin de tecrübesi anlamında.
Önümüzdeki hafta yeni bir Meclis Başkanı ile devam edecek Millet Meclisi. Binali Yıldırım Bey’in bilge kişiliği ile yeni sisteme suhuletle bağlam kurulmuştu. Yeni Başkan'ın saygın kimliği ile toplumsal karşılığının olumlu manada yüksek oluşu hem Meclis açısından hem ‘merkez sağ’ın konsolide olması açısından önemli.