Bir ürünün yüksek satış oranlarını yakalayabilmesi için en önemli satış stratejisi “zayıflatması”. Milyonlarca insan bunun için fiyatına aldırmadan, sorgulamadan, her bedeli ödemeye hazır. Aynı Nasrettin Hoca’nın göle yoğurt çalması gibi; ya tutarsa! Zayıflatsın da isterse zararlı olsun. Merak ediyorum, acaba geçen yıl pazarlanan ürünleri kullanarak kaç kişi istediği kilo kaybı, fit vücut yapısına erişti ve o kiloyu koruyabildi! Yine bahar ayları, yine zayıflama mevsimi geldi. Her yıl tekrarlandığı gibi bu yıl da dünyanın farklı bölgelerinden seçilen aşina olmadığımız meyve, tohum, bitkiler “zayıflama ümidi” olarak bu yıl da pazara çıkmaya başladı. Önce yeşil çaydan fermentasyon ile hazırlanan “Ma-cha”, maalesef benim Youtube görsellerim değiştirilerek zayıflatıcı çay olarak pazarlanmaya başladı. Ma-cha’nın yeşil çaydan farklı bir yağ yakıcı etkisi bulunmuyor. Yani zayıflamak için o kadar para vermeye gerek yok. Ardından Hindistan’da yetişen bir Nilüfer türü olan Euryale Ferox bitkisinin meyvesi olan “Makhana” zayıflatıcı diye ortaya çıktı. Tabi zayıflatıcı etkisi ile ilgili hiçbir bilimsel kanıt yok. Yetmedi, şimdi de “Amazon cevizi veya Brezilya fındığı” ismi ortalarda dolaşıyor. Bilimsel adı ile Bertholletia Excelsa ağacının tohumları. Adı Brezilya fındığı ama temel kaynağı Bolivya. Kadın ya da erkek herkesin hassas olduğu bir konu; göbeği eritiyormuş!
Tohum olması nedeniyle sabit yağ (yüzde 66), proteinler (yüzde 14), selenyum, E ve B1 vitamini gibi besleyici öğeler taşıyor. Ancak beklendiği şekilde zayıflatması, göbeği eritmesi tamamen bir kandırmaca; bu konuda bırakın bir klinik çalışma, destekleyecek deneysel bir çalışma bile bulunmuyor. Sabit yağ içeriği linoleik asit ve oleik asit temel bileşenler. Düşünün bolca ceviz, fındık, fıstık yiyerek göbeği eritebilir misiniz? Yoksa göbeğe bir kat daha mı eklenir?
Yararı bir yana kayıtlarda önemli riskler söz konusu. Tohumlar herhangi bir besine göre 100 kat daha fazla radyoaktivite içeriyor. Bunun nedeni ağacın 50 metreye ulaşan dev yapısının yanı sıra çok geniş alana yayılan kök sistemi olduğu ifade ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü raporunda günde iki tohum yenilmesinin bu konuda bir risk oluşturabileceği bildiriliyor. Dolayısıyla alınan radyasyonun hücrelerimizde DNA hasarı oluşturabileceği uyarısı yapılıyor.
EFSA (Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu) kayıtlarında tohumların içerisindeki proteinlere karşı alerjik risk uyarısı yapılıyor. Nitekim Brezilya’da tohumların fazla tüketilmesi ile nefesin sarımsak kokması, ağızda metalik tat, diyare, dişlerde sararma, ciltte kaşıntı gibi şikayetler görülebildiği kayıtlı. Tohumları tüketenlerin yaptığı bildirimlere rastladım. Bunlardan biri 15 tohum yedikten bir gün sonra üşüme, titreme ve sık idrar şikayetlerinin dört gün sürdüğü belirtiliyor. Bir diğeri bir hafta boyunca günde 3-4 tohum yediğini ve aniden kusmaya başladığını yazmış. Diğerleri de algısının kapandığını, mide ve vücut ağrısı gibi belirtiler ifade etmişler. Genel olarak tohumlar tüketildikten bir gün sonra şikayetler ortaya çıkmış.
Diğer taraftan, tohumların içerisindeki selenyum insan sağlığı bakımından önemli bir element, tiroit işlevleri, üreme sistemi, sinir sistemi, DNA sentezinde rol oynar. Önerilen günlük miktar 70-100 mikrogram gibi düşük bir miktar. Ancak fazlasının olumsuz etkileri söz konusu. Bu tohumlardan bir tekinin yenilmesi bile günlük olarak alınması önerilen selenyum miktarının yüzde 165’ten fazlası. Yani selenyum toksisitesi riskine yol açabilir. Peki nedir bu riskler; yürütülen bazı çalışmalarda yüksek selenyum tüketiminin şeker hastalığı (tip-2), yüksek kolesterol ve kalp hastalığı riskini artırabileceği sonucuna varılmış. Amerikan Milli Sağlık Enstitüsü (NIH) tarafından bildirilen diğer uyarılar arasında tırnak, saç ve diğer tüylerin kuru-kırılgan hale geçerek kaybı, kas ağrısı, böbrek hasarı, yorgunluk, duygu durumu bozuklukları yer alıyor.
Ayrıca Avrupa Birliği tohumların kabuklarının yüksek oranda aflatoksin bulunduğu için Avrupa’ya girişini yasaklamış. Aflatoksin bilindiği gibi kanser etkenlerinden biri olarak kabul edilen tehlikeli bir mantar toksini.
Sonuç olarak zayıflamak için verdiğiniz paraya mı yanarsınız, yoksa sağlığınızı kaybettiğinize mi? Karar sizin!