2012 yılını bitiriyoruz. 2013 yılından beklediklerimizi konuşabiliriz.
2013 yılı bütçesini konuşmak bir yerde yeni yıldan beklediklerimizi konuşmak değil midir? Bir hafta önceki yazıda bütçe görüşmeleri sırasında neler olduğunu ele alabiliriz demiştim. İşte oradan yola çıkarak beklentilerimize dair ipuçlarını yakalayabiliriz.
Mesela Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bütçesi görüşülürken iktidar ve muhalefet partisi milletvekilleri, illerine daha çok uçak seferi ve hızlı tren talebini dillendirdiler. Ak Parti’nin en başarılı olduğu alanlardan biri ulaştırma hizmetleri. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, hem yeni yeni hayata geçen bölgesel havaalanları konusunda hem de hızlı tren konusunda ne kadar kararlı olduğunu gösteren bir konuşmayla cevapladı bu talepleri.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İzmir için önemli bir noktayı dile getirdi. Edirne Selimiye Camii UNESCO Dünya Mirası Listesine girdi. On beş yıldan beri Türkiye’den herhangi bir eser Dünya Mirası Listesine girmemişti. Hazır EXPO 2020 için çalışırken Efes ve Bergama’nın UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınması iyi olmaz mı? Ertuğrul Bey İzmir’e bu müjdeyi vermek için çırpındığını duyurdu.
Bugünlerde üniversiteler hareketli. ODTÜ yerleşkesinde Göktürk uydusunun uzaya fırlatılmasıyla ilgili törene katılacak Başbakan Erdoğan’ı protesto etme bahanesiyle bir oyun tezgâhlandığı açık. Oysa Türkiye’nin üniversitelerden beklediği çok şey var. Bütçe görüşmelerinde Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Nihat Ergün bakın ne dedi: “Almanya ihracatında kilogram başına 4.5 dolar kazanıyor, Türkiye 1.5 dolar. Bu sebeple katma değeri yüksek ürün çeşidimizi arttırmaya yönelik tedbirler alıyoruz.” Bir tarafta böyle gayretler varken diğer tarafta protestonun şiddete dönüşmesine ilişkin değerlendirmeler devam ediyor. ODTÜ’de 68 ruhunun hâkim olduğunu söyleyenlere Gülay Göktürk’ün bir çift lafı vardı. “Türkiye’de yaşanan 68’in, en başından itibaren şiddetle iç içe olduğunu; hiçbir zaman toplumsal bir dönüşümü hedeflemediğini; Türkiye’deki 68’in derdinin mevcut iktidara karşı ‘devrim’ adı altında siyasi bir darbe gerçekleştirmek olduğunu ...” yazdı Gülay Hanım 24 Aralık tarihli Bugün’de.
Türkiye’de maalesef gösteri hakkını kötüye kullananlar çok. Neredeyse bütün gösteriler şiddeti de beraberinde getiriyor. Kürt sorunuyla ilgili gösteriler, molotoflar, taşlar, inen cam ve çerçeveler, tahrip edilen araçlar eşliğinde anılmıyor mu? Yine de şiddetin üstesinden gelmek için demokrasi kaçınılmaz. Elimde John Keane’in “Şiddet ve Demokrasi” adlı kitabı var. Keane, dünyamızı çepeçevre saran ‘şiddet üçgeni’nin çarkına ancak demokrasi ile çomak sokulabileceğine inanıyor.
Muhalefet bir âlemdi bütçe sırasında. İzmir milletvekili Alaattin Yüksel “İzmir şu kadar vergi veriyor, bu kadar yatırım alıyor” gibi akıllara zarar bir argümana sarıldı. Bu konuşmadan sonra CHP içinden biri, mesela Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, vergi gelirlerinin nasıl kullanıldığına ilişkin Alaattin Beye bir şeyler söylemiş midir acaba? Bu ülkenin birliği nasıl sağlanacak diyen olmuş mudur? Türkiye eyaletlere bölündü de bizim haberimiz mi yok diyen çıkmış mıdır? 35 proje belli ki Alaattin Beyi memnun etmemiş. Bunları yatırımdan saymıyor mu ne?
CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce Türkiye’de olan biteni kavramakta o kadar güçlük çekiyor ki... Herkesle kavga ediyorsunuz dedi Ak Parti sıralarına dönerek. Oysa Ak Parti değişimi zorladıkça CHP ve statüko direndi ve Ak Parti’yi dövmeye kalktı. Dayak yemeyi kabul etmeyen Ak Parti’ye kavgacı demesi bu yüzden. Ak Partinin gündem değiştiren söylemlerinin çoğu bu türdendir. Çok geriye gitmeyelim, 4+4+4 böyledir, kuvvetler ayrılığı böyledir, Suriye ve İsrail konusundaki yaklaşım böyledir, medya düzenine itiraz böyledir, büyük şehirler yasası böyledir. Bunların hepsinde statükoyu koruma kaygısı gütmüştür muhalefet. Ak Parti değişimi zorladıkça muhalefetin öfkesi kabarıyor.
Ahmet Davutoğlu da gelecek için bir şeyler söyledi. “Bir dev uyanıyor” dedi.
Duamız 2013’ün 2012’den daha iyi olması...