2013 Yılı’nın bütün okuyucularım için mutlu geçmesini dilerim.
Hattâ okuyucum olmayanlar için bile mutlu geçebilir. Bence bir sakıncası yok.
***
Bizler öteden beri Noel ile yılbaşını karıştırırız.
Aslında Batı’dan aldığımız pek çok “şey”i başka “şeyler”le karıştırdığımız gibi...
O bakımdan çam ağacını yılbaşı kutlamaları için kullanmamıza şaşmamak gerekir. Oysa Noel Yortusu içindir. Ama bizce pek ehemmiyeti yokdur.
“Kokteyliniz için konyak yokdu, rakı koydum. Limon yerine de sirke vardı, onuekledim.” hikâyesi.
Ben aşağı yukarı 55 senedir her aralık sonu bu farkı îzâha çalışırım, bir etkisini göremedim ama henüz yaşım ne başım ne? İnşallah önümüzdeki 55 seneye!
Dayanamayacağım, son bir kere daha yazayım:
Noel Hazret-i Îsâ’nın Doğum Günü olarak îtibâr olunan “dînî” bir bayramdır!
Yılbaşı ise, Hıristiyanlarca hafif tertib din sosuna batırılmak istenmiş olsa dahî “astronomik” bir târihdir!
Ama eski Romalılardan beri kutlanır.
Roma’da M.Ö. 153 Yılı’nda ilk kere yılbaşı kutlaması yapıldığını kesinlikle biliyoruz.
Bir takvim reformu sonucu yılbaşının 1 Mart’dan 1 Ocak gününe kaydırılması vesîlesiyle eğlenceler düzenlemişler.
Cicero (M.Ö. 1. Yy.) bir mizâhî yazısında Konsüllerin 1 Ocak günü ne yapdıklarını sorar ve kendi cevablar:
“Ne yapacaklar? Ayılmaya uğraşıyorlardır!”
Pek çok Batı dilinde “yılbaşı” için “Silvester” kelimesi kullanılır. (Fr.: Réveillon de
Saint-Silvestre, Alm.: Silvesterabend, Çekçe: Silvestrovské gibi...) Bunun sebebi, Katolik Azizler Takvimi’ne göre 31 Aralık gününün Papa I. Silvester’e adanmış olmasıdır (öl.: 31 Aralık 335).
Ama Hıristiyanların, eski Romalılar gibi yılbaşını 1 Ocak olarak kabûl etmeleri ancak 1582 Yılı’nda yapılan “Gregoryen Takvim Reformu” sonucu olmuşdur. O vakte kadar Noel (24/25 Aralık gecesi) yılbaşı olarak kabûl ediliyordu. Böylece Iulius Caesar’ın Mısırlılardan alarak biraz reforme etdirdiği takvimin yerine Papa VI. Gregorius’un biraz daha düzgün hâle getirdiği ve bugün bizim de kullandığımız Gregoryen Takvim kullanılır olmuşdur. Ama o da hatâlıdır ve o yüzden her dört yılda bir, birikmiş altışar saat 366. gün olarak ve 29 Şubat şeklinde o yıla eklenir ve bu yıllar “artık yıl” adını alırlar.
(Allâhım, neler de biliyorum! Nazar değmez inşallah!)
Yılbaşı geceleri pek çok ülkede, tıpkı Noel benzeri geceyarısı âyinleri icrâ edilir.
Tam saat 24.00’de havâî fişeklerle çıkarılan şamata ise Pagan (çok tanrılı) devirlerden kalma bir âdetdir. Böylece “kötü ruhlar” ürkütülüp kovulmak istenir.
Bizde uzun süre “Kamerî Takvim” kullanılmışdır. Yâni 354 günlük “Ay Yılı” üzerine hesablanan takvim. O yüzden, diğer Kamerî aylar gibi, Ramazan da her yıl “ŞemsîTakvim”e (365 günlük Güneş Takvimi’ne) göre 11 gün geriye düşer ve her 33 yılda bir tam bir tur tamamlar. Ramazan’ın bâzen kış bâzen bahar ve bâzen de yaz aylarına denk gelmesinin sebebi budur.
Ne kadar hoş bir yazı oldu! Hem sürükleyici hem öğretici! İşte “Star” farkı!
Aslında bunun sonuna, bir yılbaşı gecesi yaşanmış romantik bir aşk hikâyesi de iyi giderdi ama maalesef yerim kalmadı.
O da seneye Allah kısmet ederse...