Tüm liderler, yeni bir yıla girerken mesaj yayınlar, iyi dileklerde bulunurlar. Arada siyasi mesajlar verilse bile, esas gayenin geleceğe yönelik umutları harekete geçirmek olduğuna kuşku yok. Örneğin Putin, doğrudan Obama’nın yeni yılını kutlarken, küresel istikrarı sağlamak ve karmaşık sorunları çözmek için ABD ile yapıcı işbirliklerinin devamını dilediğini açıkladı. Obama da Amerikan vatandaşlarının ve dünyadaki bazı topluların acı ve sıkıntılarına değinmekle birlikte, önümüzdeki yılın herkese mutluluk getirmesini istediğini ifade etti.
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande da, her ne kadar daha önceki konuşmalarının dördüncü baskısı olduğu iddia edilse de, 8 dakikalık konuşmasında işsizlikle mücadele çerçevesinde Fransızları güven ve cesaretlerini korumaya davet etti.
Türkiye’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘Sorunlarımız olduğu gibi, büyük umutlarımız ve hedeflerimiz var. Olumsuzluklar, geleceğe umutla ve güvenle bakmamızı engellememelidir. Hiç bir güç, Türkiye’yi yolundan döndüremeyecektir. Gelişme sürecinde, evrensel değerler en önemli yol göstericimiz olacaktır’ diyerek düşüncelerini paylaştı. Başbakan Erdoğan da ‘2014 yılının ülkemize, milletimize, tüm insanlığa barış, huzur ve bereket getirmesini diliyorum’ sözleriyle mesajını verdi.
Çok genç
Hemen her lider ülkesindeki ve dünyadaki bazı sorunlara temas ettikten sonra, yurttaşlarının bu sorunları aşabilecek nitelikte olduğunu hatırlatıp, umutsuzluğa kapılmamaları yönünde iyi dileklerde bulunuyor; satır aralarında büyük anlamlar aramaya gerek yok.
Ancak bir lider var ki, onun yeni yıl mesajını dinleyince insanın kanının donmamasına imkan yok. Bu lider, Kuzey Kore’nin genç ve yeni devlet başkanı Kim Jong Un.
Hatırlanacağı gibi, Kim Jong Un, 1994 devlet başkanı olan Kim Jong İl’in en küçük oğlu. 2011’de ölmeden önce, bu oğlunun kendisinin yerine geçeceğine karar vermiş, Kuzey Kore ile birlikte bu genç ve deneyimsiz kişinin lider olacağını dünyaya duyurmuştu. İddialara göre yaşlı liderin gönlünden iktidarı büyük oğlu Kim Jong Nam’a bırakmak geçiyormuş. Ancak bu oğlan sahte pasaportla Japonya’ya ve eğlenmek amacıyla da Disneyland’a gittiği için babasını pek kızdırmış, dolayısıyla baba mührünü 1984 doğumlu oğluna devretmiş.
Anlaşıldığı kadarıyla komünist rejimin tek düze ve sıkıcı ortamı, Kim Jong İl’in oğullarını bunaltmış ve bol havai fişekli eğlencelerin peşinde koşmalarına yol açmış. Ancak bir farkla; büyük oğlan heyecanı Disneyland’da ararken küçük oğlan heyecanını nükleer silahlara saklamış.
Ve çok sert
İlk ciddi icraat olarak devletin en güçlü kişilerinden biri olarak bilinen eniştesini, yabancı ülkelere, en başta da Çin’e ajanlık yapmakla suçladı ve idam ettirdi. Kuzey Kore’de Çin ajanı olarak suçlanmak, Avustralya’da İngilizce konuşmaktan tutuklanmaya benzer aslında.
Gelelim bu genç liderin anlamlı yeni yıl mesajına. Eniştesinin idamını bir temizlik olarak tanımlayan ve ülkedeki dayanışmanın bu idam sonrasında yüz kat arttığını ileri süren Kim Jong Un, bu hesabı nasıl yaptığını anlatmadı. Onun yerine Kore yarımadasında çıkabilecek en ufak bir savaşın bile nükleer bir savaşa dönüşebileceği muştusunu verdi. İhtilaf yaşanan Güney Kore ile ilişkileri normalleştirmeye karşı olmadığını belirten lider, ortalığı geren provokasyonlar olduğunu ileri sürdü. Provokasyon dediğinin ABD askeri varlığı olduğuna şüphe yok.
ABD araya girmese, iki Kore anlaşır mealinden bir açıklama olsa da, esasen Kuzey Kore’nin alenen ABD’yi nükleer silahla tehdit ettiğinin altını çizmek lazım. Belli ki Çin’in ikide bir araya girip tansiyonu düşürmesinden de sıkılmış, kimseyi gözünün görmeyeceğini ima ediyor. Dünya bu yıl Uzakdoğu’yu daha fazla konuşacak anlaşılan, zira gerilim giderek tırmanıyor.