Önümüzdeki dönemde dünya dengelerinin değişmesi ve yeni bir yapı oluşturulacağı düşünülüyor. Türkiye’deki bazı çevreler de Osmanlı’yı tartışıyor. Kaybettiğimiz topraklardaki hakkımızın devam ettiğini düşünüyor. Bu durum dünya düzeninin geçmiş tarafından belirlendiği anlamına geliyor. Bu da geleceği anlamanın geçmişi inceleyerek mümkün olacağını düşündürüyor
Önümüzdeki günleri geçmişi inceleyerek anlayacağımız için geçmişe bakarak geleceğimizi kolayca yapılandırabileceğimiz akla geliyor.
Geçmiş, Osmanlı’yla tarif ediliyor ve devletin yıkıldığı süreçten söz edilmiyor. Önümüzdeki dönemde ülkemizin bugünkü durumumuzdan daha önemli bir rol üstleneceği anlaşılıyor. Bu geçmişteki imparatorluğun yeniden inşası ile değil, dünya dengelerini yeniden yapılandıran siyasi değişiklikle gerçekleşiyor. Bu nedenle geleceğimizi geçmişe bakarak değil, bugünü ve geleceği doğru değerlendirerek görmemiz ve ona göre siyasi politikalar üretmemiz gerekmektedir.
***
Geleceği tahmin etmek, yanılgılara da sebep olabilir. Çünkü ülkelerin görünen siyaseti dışında büyük güçlerin geleceğe ait projeleri de vardır. Konumuzu teşkil eden (Yeni yapıyı ) geçmişi değerlendirerek tahmin etmek ciddi hatalara neden olabilir. Birinci Dünya Savaşı’nı İngiltere’nin, ikincisi Almanların çıkaracağını tahmin etmek zordu. Şimdi yeni bir dünya savaşı çıkar mı? Taraflar kimler olur, bunu tahmin etmek zordur. Çünkü biz şu aralar Rusya ile Çin’in aynı tarafta olabileceğini düşünüyor gibiyiz. Rusya ile Çin arasındaki öteden beri var olan bazı anlaşmazlıklara dayalı bir savaş bunları karşı karşıya getirebilir. Hata bir ihtimal Çin’in artan siyasi talepleri denizlerdeki hakimiyet kurma istekleri, Uzakdoğu’da, ABD’nin Çin ve müttefiklerine karşı savaş çıkarması ihtimalini bile akla getirmektedir.
11 Eylül’de ABD’deki terörist eylemin küresel sermaye ile ulus devletler arasındaki çatışmanın başlangıcı oluğunu ilk söyleyenlerdenim. Gördüğüm kadarı ile dünya üzerinde bugün de tüm denge arayışları ekonomiye bağlı olarak gelişmektedir. Günümüzde tüm dünyada doların değer kazanması Ruble’nin kaybetmesi bu iddiayı destekliyor. Çünkü aynı doların rolü değişiyor. Dünyadaki ticaretin yönü de değişecek gibi görünüyor. Zira AB ile ABD arasındaki serbest ticaret anlaşmaları dair girişimler bulunmaktadır. Öte yandan petrol gelirlerindeki düşmeler ve Rusya’ ya uygulanan ambargolar nedeni ile yaratılan ekonomik sıkıntılar, Rusya’nın Avrasya Ekonomik Birliği’ne daha ciddi yaklaşmasına sebep olmuştur. 1 Ocak 2015’ten itibaren resmen yürürlüğe girecek AEB’nin Hindistan, Türkiye gibi ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları yaparak büyümesi için çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Birlik serbest ticaretin yanı sıra bu ve birliğe girmek isteyen diğer ülkelerle de finansal sistemlerinin, tarım ve sanayi politikalarının entegrasyonu gibi konularda da uyum arayışları yapmaktadır. Bütün bunlar dünyada yeni dengeler oluşmakta olduğuna işaret etmektedir. Bütün bu gelişmelerin, bizim geleceğimizi tayin etmemiz konusunda etkili olacağını düşünüp ona göre politikalar üretmemiz gerektiğini, söyleyebiliriz.