Dünyada yeni düzen kuruluyor. Ancak bunun tek safhada gerçekleşmesi mümkün değil. Çünkü birkaç güç gelişmenin kendilerinin istediği istikamette olmasına çalışıyor. Şimdi Almanya’nın Türkiye politikasının ne olduğunu ve bunun büyük resmi nasıl etkileyeceğini araştıralım.
Almanya’nın görüşü şöyle: AB’nin en önde gelen devletlerinden biri olduğu için bu birliğin gelişmesi ve kendisinin onu yönlendirenlerden en etkili isim olması için çalışıyor. Böylece dünyaya egemen olan güç odaklarından, kendine göre, en etkilisi olacağı düşünülüyor. Kendisinin ekonomik güç, kültürel ve dini değerler açısından önde geldiği kabul ediliyor. Ancak hesaplanmayan konu bu gücün enerji ve diğer hammaddelerden mahrum oluşu. Bu açıdan bakılırsa ABD ve Rusya, bu kaynakları kontrol ederek, güçlerini artıracaklarını ve bundan mahrum olan gücü etkisiz hale getireceklerini hesap ediyor ve bu amaçla gayret sarf ediyorlar. Bu konuda iki bölge önemli alan sayılıyor. Birincisi enerji kaynaklarının çoğuna sahip olan Ortadoğu, ikincisi insanların henüz tam anlamıyla kullanmadıkları Afrika.
***
Bugüne kadar AB üyeliğine uygun bulunmayan Türkiye şimdi davet edilir konuma geliyor. Buradan şunu anlıyoruz. Devletler değerlendirilirken iç yapıları değil dünya üzerindeki önemleri hesaba katılıyor. Biz yıllarca sosyal yapımızın, yargımızın Avrupa normlarına uymasını yeterli saydık. Ancak kabul edilmedik. Çünkü stratejik açıdan önemsiz olsaydık, iç yapımız ne olursa olsun, kabul edilirdik. Bir ülkenin diğer ortaklarına etkisi stratejik olmasaydı, bizdeki çok sayıda AB yanlısı kişiye olduğu gibi, yandaşlık açısından AB’ye yakındık.
Bir zamanlar SSCB’yi tasfiye ederek yerine AB’yi güçlendirmek isteyen bir akım vardı. Böylece dünya dengesi ABD-SSCB yerine ABD-AB arasında kurulacaktı. Bunun ABD’de yandaşları vardı, bunlardan biri de Kennedy idi. Ancak eski dengeyi korumak için Amerikalılar Kennedy’yi feda etmeyi uygun gördüler. Buna komplo teorisi diyenler olacaktır ama bu cinayetin kimler tarafından neden yapıldığını söylemeleri de gerekir.
Günümüzde Alman politikası şöyle özetlenebilir. Bunlar bir bilgiye dayanmamaktadır, zaten ortaya sürülen bilgiler gerçeği anlatmak için değil insanları kendi istedikleri yöne sevk etmek içindir. Almanya önümüzdeki dönemde Rusya ile yakın ilişki kurabilir. Zaten bir süre önce Almanya Rusya’ya teknoloji transfer ederek ve sermaye sevk ederek yatırım yapmak üzere anlaştılar. Bu anlaşma Türkiye ile ilişkisini zayıflatmaz. Çünkü Türkiye de Rusya ile iyi ilişkiler içindedir.
Türkiye’de yabancı yatırımların artması sadece iç piyasayı karşılamak amacı taşımaz. Türkiye yeni dönemde bölgesel güç olacak ve Afrika’nın kapısı sayılacaktır. Şu sırada AB temsilciler komitesi bölgesel politika faslının açılış kriterini onayladı. Yani AB’ye girmemizin yolu açılıyor. Bu konuda ya, Türkiye’nin AB’ye girmeyeceğini hatta AB’nin dağılacağı konusundaki yıllardır savunduğum düşüncem mesnetsiz kalacak ya da büyük stratejik sonuçlar yaratacak Türkiye’nin AB dışındaki güç odaklarıyla bir arada olacağı görülecektir.