Krizin hemen başladığı günlerde-yani 2008’in son günleri- Putin, Moskova’da doğalgaz ihraç eden 12 ülkeyi bir araya getirmiş ve ‘artık ucuz doğalgaz yok’ sloganı ile Rusya önderliğinde, bir doğalgaz karteli kurulması için çalışmaya başlamıştı. Yani bir nevi OPEC gibi doğalgaz ihraç eden ülkeler karteli Putin’in en büyük hedeflerinden birisiydi.
Şimdi bu hedefinden vazgeçmiş görünüyor. Putin, dün Doha’da yapılan doğalgaz işbirliği konferansı öncesi böyle bir kartel kurmaya niyetlerinin olmadığını, ancak piyasalardaki istikrarı korumak için ihracatçı ülkelerin birlikte hareket etmesi gerektiğine işaret etti.
Dikkat eder misiniz; Putin piyasanın istikrarı ve selameti için ‘emperyal’ bir projeden çark ediyor, çok inandırıcı olmasa da önemli bir gelişme diyelim. Ama dört yılda Putin’in bu önemli fikrindeki değişiklik önemli ‘şeyleri’ anlatıyor.
Tam o yılda yani 2008 yılında, Rus enerji devi Gazprom’un en ciddi ortakları arasında Almanya geliyordu. Gazprom’un, Almanya’nın önde gelen enerji işletmeleri arasında olan E.On ile 2036, Wintershall şirketiyle de 2043 yılına kadar sözleşmeleri bulunuyordu. Bu uzun ortaklık sözleşmeleri Putin’in kuracağı doğalgaz kartelinin, stratejisinin temelini oluşturuyordu. Nitekim Medvedev 2008’de, Moskova’daki toplantıda, ‘OPEC’ deki mekanizmalar doğal gaz pazarında işe yaramaz. Çünkü OPEC, fiyatları etkileyebilmek için üretim kotaları koyuyor. Biz böyle bir uygulamaya gitmeyeceğiz. Daha uzun vadeli sözleşmeler yapmayı hedefliyoruz’ diyerek bu kartelle, Avrupa’yı enerjide kendilerine bağlamayı hedeflediklerini itiraf ediyordu. Ama tabii ki Putin’in bu doğalgaz kartelinin siyasi yüzü de vardı ve bu Rusya için çok daha önemliydi. Rusya, Sovyetlerin soğuk savaş çemberinde bir arada tuttuğu ‘uydu’ ülkeleri yeniden ‘büyük Rusya projesi kapsamında toplayabilmek için onlara ‘ben hepimize doğalgaz zengini olmamız için ağalık yapacağım, sesinizi çıkarmayın ve etrafımda birleşin’ diyordu.
Doğalgaz kerteli projesi, yeni büyük birliğin çimentosu ve parasal kaynağı idi. Sonraki adım tabii ki Ortadoğu ülkeleri idi. Putin ve Rus stratejistleri, daha o yıllarda ABD’nin, krizle birlikte, Ortadoğu’da militarist hâkimiyetinin azalacağını, İsrail’in durumunun sürdürülebilir olmadığını hesap ediyorlardı. Sorun o yıllarda da, ABD’den ziyade, İran ve Türkiye idi.
Peki, ne oldu da Putin’in kartel projesi tutmadı. Çok basit; AB krizini ve Türkiye’deki hızlı ‘kendine gelmeyi’ sonrasında da Arap Baharı’nı hesap edemediler. Aslında Rusya bu hamleyi Nabucco gibi projelere karşı bir çıkış olarak da gündeme getirmişti. Çünkü Nabucco, Hazar, Ortadoğu, Mısır’daki kaynakları, Rusya’yı devreden çıkartarak, Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlıyordu. Rusya’nın, buna karşı, ilk adımı kartel olmuştu ama zaten Nabucco Rusya’yı çok rahatsız etmedi çünkü bir müddet sonra anlaşıldı ki, bu proje aslında üreticileri pek hesaba katmayan, Güney Akım’a ve Trans Anadolu Projelerine (TANAP) göre de hiç ekonomik olmayan projeydi. Ayrıca Nabucco, kapasite için İran’a ihtiyaç duyuyordu ki bu, Türkiye ve AB için oldukça büyük riskti. Ama TANAP’ın devreye girmesi de Rusya’nın kabul edebileceği bir şey değildi. Rus kaynakları, geçen yıl bu yüzden savaş çıkabileceğini açıktan söylemeye başlamışlardı. Üstelik Almanya’da, bu konuda, Rusya’yı destekliyor ve Türkiye’nin TANAP projesine karşı çıkıyordu. Almanya’nın TANAP’a niye karşı çıktığını hemen söyleyelim; Almanya, Türkiye üzerinden AB’nin enerjisini temin etmesini istemiyor. Çünkü Türkiye, Almanya’nın kriz sonrası rakibidir. Güçlü Türkiye’yi Almanya istemez. Bugün geleneksel Alman sermayesi, dağılmış bir Avrupa, diktatörlerin yönettiği bir Ortadoğu ve askeri vesayet altında bir Türkiye ister. Rusya, Güney Akım’ın, geçen yılın son günlerinde imzalanmasıyla rahatladı ancak esas sorun, dün Türkiye’de imzalanan TANAP projesiydi.
Dikkat: Rusya ve Almanya
Bunun için Rusya ve Almanya, başından beri Türkiye’nin ‘güvenli’ bir geçiş olmayacağını, Türkiye’nin istikrarsız olacağını söylediler, Türkiye’de ne zaman barış adımları atılsa bunu bölgedeki ‘bilinen’ güçlerle provoke ettiler. Özellikle Almanya, krizin-son 4 yıldır- Türkiye’ye sıçraması için sayısız mali operasyon yaptı.
Şimdi bu yazdıklarımı, geçen hafta yazdığım ‘Barzani-Exxon-Mobil sizce ne yapıyor?’ yazısı ile birlikte okuyun. Türkiye’nin, Kürt Yönetimi ile birlikte, denetlediği Musul-Kerkük kaynakları, TANAP vanası ve giderek büyüyen, küresel pazarlarda rekabet eden yeni Türkiye burjuvazisi... Sizce bütün bunlar, Rusya ve Almanya için, fazla değil mi? Şimdi Suriye meselesi dâhil son günlerde olan bütün gelişmeleri burada yazılanlarla birlikte değerlendirelim.