Yeni seçim üç yeni dinamik getiriyor. Birincisi, çözüm sürecinin durması, çatışmanın başlaması ve teröre karşı mücadelenin getirdikleri yeni dinamikler. İkinci yeni dinamik, koalisyona karşı tek parti hükümetinin tercihinin yapılacak olması. Üçüncüsü ise CHP ve MHP’nin iktidarın parçası olabilme ihtimalinin var olması. 7 Haziran seçimlerinde seçmenin önünde bu üç ihtimal de yoktu. Bu üç yeni dinamik de seçim sonuçlarını etkileme potansiyeline sahip.
Çatışma sürecinin seçime etkileri
Çözüm sürecinin bizatihi kendisi 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarına etki etmişti. AK Parti’den bir kısım oyun MHP’ye gitmesine, HDP’nin ise güçlenmesine sebep olmuştu. Çatışma süreci ve ölümler yeni dinamikler getirecek. Şu anda çatışma sürecinin seçimi nasıl etkileyeceğini kestirmek zor. Devletin mücadelede başarılı bulunup bulunmaması, hangi tarafın kazanmaya yakın olması ve silahların bırakılıp bırakılmaması oy verme davranışını etkileyecek. PKK’nın silah bırakıp, Türkiye dışına çekilmesi HDP’yi güçlendirebilir. Bu olmadığı taktirde, HDP oyları azalabilir. Eğer devletin operasyonları PKK’ya değil, Kürtlere yönelik olduğu şeklinde algı yerleşirse, aksine Kürt oylarında HDP’ye daha fazla yoğunlaşma olabilir. Sonuç olarak, çatışma süreci bu seçime etki edecek ama etkisinin nasıl olacağı çok faktöre bağlı. Dolayısıyla çatışma sürecinin yeni seçime etkisinin ne olacağı henüz belirsiz.
Koalisyona karşı tek parti hükümeti
7 Haziran seçimlerinde seçmen AK Parti’nin tek başına iktidar olamayacağını beklemiyordu. Şimdi artık biliyor. Bu sebeple seçmen , koalisyon mu, tek parti hükümeti mi tercihi de yapacak. Seçmen partilerin koalisyon hükümeti kuramadıkları gerçeğini de dikkate alacaktır. Özellikle AK Parti’yi terk eden altı puanlık seçmen ile seçime gitmeyen üç puanlık seçmen karar verirken bu ikilemi dikkate alabilir. Koalisyona karşı tek parti hükümeti ikilemi AK Parti lehine oy kaymasına sebep olan temel bir dinamik haline gelebilir.
MHP ve CHP’nin iktidar ortağı olma olasılığı
7 Haziran seçimlerinde seçmen gözünde hem CHP’nin hem de MHP’nin iktidar ortağı olma olasılığı yoktu. Artık var. CHP’nin dar gelirliye yönelik vaatleri iktidar umudu olmadığı için etkili olmamıştı. Bu sefer CHP bu vaatlerini daha etkili ve inandırıcı şekilde ifade edebilir. Aynı durum MHP için de geçerli. Artık MHP’nin iktidar ortağı olabileceğine yönelik umut gerçekçi. Yani yeni seçimle beraber seçmen, CHP ve MHP’nin iktidar ortağı olma olasılığından dolayı bu partilere yatırım yapabilir.
Yeni seçimin kaderini etkileyecek seçmen profili
Yeni seçimin kaderini AK Partiden HDP veya MHP’ye kayan veya AK Parti’ye oy verme alışkanlığı olup seçime gitmeyen seçmen profili belirleyecek. AK Parti’nin bu eski seçmenlerini geri kazanıp kazanamayacağı seçimin sonuçlarını belirleyecek. AK Parti 9 puanlık bu kesimin 5 puanını geri alabilirse tek başına iktidar olabilir.
Seçmenin kararı değişir mi?
Bu sorunun cevabı hem evet hem hayır. Türkiye’de seçmenin %70’i ideolojik ve sabit oy verme eğiliminde. Buna rağmen akışkanlık gösterebilen %30 civarında seçmen var. 7 Haziran seçimlerinde seçmenin yaklaşık %10’u akışkanlık gösterdi. Seçimin dinamiklerine göre bu akışkanlık sabit kalabiliyor, artabiliyor veya azalabiliyor. 7 Haziran’da seçmenin %10’unda akışkanlık olmuşsa, bu seçimde de pekala akışkanlık olabilir. Bu sebeple üç ayda seçmen davranışında ne değişir denilemez. Eğer yeni seçimde, özel dinamikler oluşursa seçmen akışkanlığı yükselebilir ve 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını değiştiren yeni sonuçlar oluşabilir. Bu sebeple meseleye zaman üzerinden değil, yeni seçimin yeni dinamikler getirip getirmediği üzerinden bakılmalıdır.
Kanaatimce önümüzdeki yeni bir seçimde, seçim sonuçlarını değiştirebilecek kadar güçlü yeni dinamikler var.