İngiltere, Çin, Rusya, ABD ve Fransa liderleri nükleer silah kullanımını engellemek, hem kendi aralarında, hem de başka ülkelere karşı kullanılmaması için ortak beyanda bulundular.
Evet, dün medyada yer bulan bu haber, birden bire neden önemli oldu acaba?
Nükleer sahibi devletlerin böyle bir ortak konuşma dilini devreye sokması, bu silahın kullanılabilir tarafının olduğuna da işaret ediyor.
ABD her konuyu ekonomik yaptırımlarla, yerel asimetrik unsurlarla çözmek istedi tabii ki! Karşılığında bu yöntemlere engel oluşturmak için elindeki silahı devreye sokabilecek ülkeleri provoke edebilir.
Sinirleri zorlayan küresel dayatma ve bu yeni fikri destekleyen finans kapitali, haliyle devletleri ve sistemini tehdit ediyor. Sonuçta buna karşı koymak, artık her şeyden eli çekilir ise en uç eylemler ile cevap vermeyi isteyebilir haliyle.
Demokrasi isimli yeni dayatma silahı ile bir çoğu sistemler çöktürülüyor. Önce tabii kulağa iyi geliyor. Yani demokrasi, insan hakları güzel tanımlardır.
Ama bu söylem ve tanım insan odaklı adalet kavramından çıkarak ülkeleri tehdit etmeye başlayan enstrüman olmaya başlamış.
Örnek olarak bakarsak seçilmiş, kendi toplumunun sevilen liderleri ile belli çevrelerin iktidarda tuttuğu veya diktatör profilli yönetimler arasında fark sadece şuna göre koyulmakta.
Kendi başına irade koyan, küresel dayatmaya karşı kendi çıkarlarını savunmaya gayret eden başkaldıran liderler, artık antidemokratik yöntemlerle yönetimde kalan veya orayı işgal edenler aynı silahla vuruluyor.
Olayın vahametini şöyle de izah edeyim. Bazı antidemokratik yollarla iktidar olup ama küresel finans kapitali mafyası ile iyi geçinenlerin durumu, demokratik yolla yönetime gelip ama küresel çeteye karşı koyanlardan daha iyidir.
Adaletten yoksun bakış açısının, yolun sonunda "nükleer silaha el atılır mı" sorusunu, devreye sokmalı ki nükleer sahibi ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere liderleri bu konuda ortak beyanda bulunmak zorunda kalmış.
İşin garip tarafı, bunu kullanacaklar kendileri!
Peki kimi kimden koruyorlar?
Kendi aralarında delilik derecesine gelecek durumun olma ihtimali hiç kuşkusuz vardır. Mesela ABD-Rusya arasında bu delilik gerilimi sınırları zorlayabilir.
Biliyorsunuz, Sovyetler döneminde nükleer silah kullanımı sınırından dönüldü. Döndüren isim ise deneyimli diplomat ve stratejisti Kissenger oldu.
Çin ile ABD ilişkilerini de zamanında normale sokan isim de kendisi idi.
Ama durum şimdi farklı ve devreye girecek otoriter isim yok.
Küreselleşme dayatması ile devletlerin geleceği tehdit altına alındığı için nükleer kullanımı deliliği, dünya için tehdit konusu olarak kalacak. Ama işin tuhaf tarafı küresel şantaj mekanizması, nükleer silah kadar tehlikeli! Birisi canlıları, diğeri medeniyetleri yok ediyor.
Bu iki tarafı keskin bıçaktan, yara almadan nasıl kurtulur insanoğlu? Ona kafa yoran, onu dava edinen hangi medeniyet olursa, mimar da o olur...