Fesuphanallah...
10 Kasım dolayısıyla Cumhurbaşkanı’mız Atatürk’ten bahsediyor, dört bir koldan saldırıya uğruyoruz...
Gardrop Atatürkçüler de, Atatürk düşmanları da fena halde rahatsız olup şarlıyorlar...
Her iki kesimin azgın sözcülerinin ortak vasfı; anlamadan karşı çıkmaları...
Ha bir de varlık nedenlerini kutuplaşma üzerine kurmaları...
Atatürk onlar için ölçüsüz sevginin ve husumetin sembolü.
Atatürk’ü yapıp ettikleriyle objektif değerlendirenlere tahammülleri yok her iki kesimin...
Bu toptancı kesimin Atatürkçülük ayağını oluşturanlar, Atatürk’ün tarihsel anlamda yapıp ettikleriyle hatasız ve günahsız olduğunu iddia ediyorlar.
Bu bağlamda Atatürk’e yönelik en ufak bir iyi niyetli eleştiriyi dahi “Atatürk düşmanlığı” biçiminde karşılıyorlar.
Toptancı kesimin anti-Atatürkçülük ayağını oluşturanlar da Atatürk’ün bir tek sevabının dahi olmadığını iddia ediyorlar.
Bu cümleden olarak Atatürk’ün sevabına vurgu yaptığınızda hemen sizi “Atatürkçü sapkın” biçiminde suçluyorlar.
Atatürk’ü hatadan münezzeh, eleştirilemez ve ilişilemez konuma oturtan Atatürkperest anlayışla, Atatürk’ü bütün kötülüklerin müsebbibi bir din düşmanı konumuna yerleştiren anti-Atatürkçü anlayış toplumu tehlikeli bir kutuplaşmanın kucağına itiyor.
Cumhurbaşkanı’mızın ortaya koyduğu anlayış, anlamayı ve eleştirerek sahiplenmeyi öneren bir anlayış.
Bu üçüncü yol, Atatürk üzerinden sürdürülen kutuplaştırmacı-çatıştırmacı anlayışları ortadan kaldırıp eleştirel sahiplenmeyi ortaya koyan en doğru yol...
Cumhurbaşkanı’mızın ne dediği gayet açık.
Atatürk’ün pekâlâ herkes gibi yapıp ettikleriyle eleştirilebilir olduğunu söylüyor.
Ötekisi Atatürk’ün iddialarıyla çelişir.
Atatürk’ün Cumhuriyet’in banisi büyük Komutan ve devlet adamı olduğunu söylüyor.
Bu anlamda “ortak değer” olduğunun altını çiziyor.
Bu cümleden olarak Atatürk’le ve Cumhuriyet’in kazanımlarıyla bir sorunumuzun olmadığını belirtiyor.
Şunu demek istiyor özcesi: Atatürk’ü gardrop ve perest Atatürkçülerin de, fanatik Atatürk düşmanlarının da elinden kurtarmak lazım.
Şimdi o birileri kalkıp Cumhurbaşkanı’mızın söylediklerini kafalarına göre yorumlayarak başka bir mecraya taşıyorlar.
Kendilerince etiketlendirmeler yaparak Cumhurbaşkanı’mızın sözleri üzerinden AK Parti’yi vuruyorlar.
Atatürk’ü kendi tekelinde gören faşist zihniyetli biri, “Bunlar kalpak giyerse şaşırmayın” diyor.
Berikisi, “AK Parti’nin yeni misyonu”nun Atatürkçülüğün ne kadar doğru olduğuna milleti ikna etmek olduğunu söyleyerek şarlıyor.
İsminin önünde Prof. titri olan Atatürk düşmanı biri Cumhurbaşkanı’mıza haddini aşan bir dille uzaklardan laf atıyor.
“Atatürk öyle iddia ettiğin gibi milletin ortak değeri değildir. Cesaretin varsa Atatürk’ü koruma kanununu kaldır da görelim“mealinde hadsiz ve densiz saldırıda bulunuyor.
Liderimizin cesaretini sorgulama cüretinde bulunan o laftan anlamaz zata söyleyecek çok sözümüz var ama şimdilik kalsın.
AK Parti’mize yeni misyon olarak kendince Atatürkçülüğü biçen o iflah olmaz Erdoğan karşıtı İslâmcı yazara da Reis’in sözlerini çarpıtmadan aktarmasını salık veririm.
Erdoğan karşıtı bir siyasi cephe oluşturma kararları kendilerini ilgilendirir.
Lakin liderimiz üzerinden kirli bir algı operasyonunu sürdürmeye devam ederlerse anladıkları dilden cevaplarını alırlar, biline.
***
Herkes şunu iyi bilsin...
Atatürk’ü eleştirerek sahiplenmeyi “Atatürkçülük” olarak değerlendiren anlayıştan da, “Atatürk düşmanı” olarak gören anlayıştan da beriyiz...
Anıtkabir’i “iman tazeleme yeri” olarak gören Atatürkçü istismarcılardan da hamdolsun uzağız...
“Kâbe Arab’ın olsun/Çankaya bize yeter!”diyen sapkın Atatürkçülerin günümüzdeki siyasi kalıntılarının Atatürk üzerinden bize şarlamaları zerre kadar umurumuzda değil.
Merak etme ey faşist şapkalı yazar, kalpakla bir sorunumuz yok, dilediğimiz vakit giyeriz!
Ancak kimseye zorla giydirmeyiz…
Aramızdaki fark bu bizim.
Kaç kez diyeceğiz daha.
Atatürk ile Atatürkçülük birbirinden farklıdır.
Atatürk’e sahip çıkmak, Atatürkçülük yapmak anlamına gelmez.
Biz kimseye ne Atatürk pazarlıyoruz, ne de oy uğruna Atatürkçülük taslıyoruz.
Dindar/muhafazakâr kesimi Atatürkçülüğe ikna etmek gibi yeni bir misyon edindiğimiz iftirasını da o müfterinin alnına bir kara leke olarak yapıştırıyoruz.
AK Parti’mizi “Atatürk-Atatürkçülük” üzerinden teste tabi tutmak da, sigaya çekmek de büyük bir hadsizlik ve densizlik örneğidir.