ABD’nin en büyük şehirlerinden Philadelphia müzeleri, heykelleri, yemekleriyle ünlü. Adını Antalya’nın kurucusu II. Attalos’un unvanı olan Philadelphus’tan alan şehrin simgesi ise ‘sevgi’. Parktaki kocaman Love-Sevgi heykeli turistlerin uğrak yeri. Gidince gazozun atası sayılan ‘soda pop’ içmeden dönmeyin.
Bazı yerler vardır, çok yakınınızdadırlar ancak çok merak etmezsiniz. Sonra bir gün neden o ana kadar ziyaret etmediğinize şaşar, uzanıvermek için can atarsınız. ABD tarihinin önemli kentlerinden Philadelphia benim için böyle bir yerdi. Hazır yakınına gelmişken ve ona ulaşmak bu kadar kolayken neden gitmeyeydim ki? Günübirlik de olsa gittim, gördüm, bahtiyarım. Biraz da üzgünüm aslına bakarsanız. Çünkü ben bu yazıyı yazarken kent asrın tayfunlarından Sandy’yi karşılamaya hazırlanıyor. Sadece Philadelphia’dakiler değil biz New York’takiler de nefesimizi tutmuş kasırgayı bekliyoruz. Siz bu yazıyı okuduğunuzda belki ABD’nin doğu kıyısında yüzlerce insan evini kaybetmiş, binlerce ağaç yıkılmış ve belki tüm sistemler alt üst olmuş olacak.
ÖZGÜRLÜK ÇANI DA ÇOK ÜNLÜ
Bugünü unutup 1682’ye gidelim, kentin Pensilvanya Kolonisi’ne başkentlik etmek üzere kurulduğu yıla. 100 yıla yakın süre Kuzey Amerika’nın en işlek limanlarından biri olan Philadelphia, Amerikan Devrimi’nin en önemli merkezi ve ABD’nin kurucularının karar almak üzere buluştuğu yer olarak tarihe geçecektir. Kentin tarihteki önemi bu kadar değil elbet. Dilerseniz daha da gerilere gidelim. Bu sefer Anadolu’dayız, Manisa’da. “Philadelphia ile Manisa’nın ne ilişkisi var?” diye soracaksınız. M.Ö. 189 yılında Pergamon Kralı II. Eumenes tarafından kurulan Philadelphia kenti -günümüzde Manisa’nın Alaşehir ilçesi sınırlarında- kralın sevgili kardeşi, Antalya’nın kurucusu II. Attalos’un unvanı olan Philadelphus’tan alır adını. Bu sözcük Eski Yunanca’da ‘kardeşini seven kişi’ anlamına gelir. Yeni Ahit’te Asya kıtasındaki yedi kiliseden biri olarak yer alan Philadelphia, Anadolu sınırları içinde olmasa da yeni kıtanın en gözde kentlerinden birinde varlığını sürdürür. Nereden nereye değil mi?
Gelin biz Anadolu’ya veda edip 2012’nin Philadelphia’sına dönelim. Kulağımızda Bruce Springsteen’e müzik dalında Oscar kazandıran, ünlü Philadelphia filmi için bestelediği Streets of Philadelphia (Philadelphia Sokakları) şarkısı olsun. Philadelphia, tarihte olduğu gibi bugün de sevginin kenti. Şehirde yürürken karşınıza çıkacak parklardan biri sevgi parkı mesela. Parktaki kocaman, kırmızı sevgi sözcüğü heykeli turistlerin ilgi odaklarından biri. İlk gördüğüm andan itibaren yaşanılır kentler listeme eklediğim bir yer oldu Philadelphia. Tarihten günümüze gelen ve her biri zamanında önemli bir işlevi üstlenmiş binalar gökdelenlerin arasından kendine yer açmış bu kentte. Özellikle kentin tarihi bölgesinde bulunan Independence Square (Bağımsızlık Meydanı) ve çevresinde Amerikan tarihinin pek çok önemli kişisi ve anını hatırlatan tabela ve panolara rastlayacaksınız. Şehir merkezinin ortasından geçen Market Stree’in (Pazar Caddesi) yanıbaşında bulunan (5 ve 6’ncı sokaklar arasında) Özgürlük Çanı’nın yılda iki milyonun üzerinde ziyaretçi çektiğini söylersek bölgenin önemini anlatmak daha kolay olur sanırım. Özgürlük çanı, 1776’da Bağımsızlık Bildirgesi okunurken çalındığı için sembolik önem kazanmış. 1752 yılında İngiltere’de yapılmış ve ABD’yi ziyaret eden pek çok başkan tarafından ziyaret edilmiş.
YÜRÜYEREK KOLAYCA GEZEBİLİRSİNİZ
Philadelphia’nın tek sembolü çanı değil. ABD’nin sanat ve kültür merkezlerinden olan kentte önemli ve büyük müzeler var ancak halka açık sanata da büyük önem veriliyor. Yolda yürürken bir anda etkileyici bir resimle kimlik değiştirmiş tuğla duvarla karşılaşıyorsunuz. Gözünüzü resimden alıp aşağı baktığınızda hiçbir özelliği olmayan bir otoparkın bu resimle bambaşka bir mekana büründüğünü görüp şaşıyorsunuz. Bu sanat akımında çeşitli sanat derneklerinin rolü var ve yürürken sıkça bu tür sürprizlerle karşılaşıyorsunuz. Zaten Philadelphia yürüyerek kolaylıkla gezilebilecek bir kent ve hemen her sokağın başında nerede olduğunuzu ve görmeniz gereken önemli yerleri işaret eden tabelalar var. Sanatsevenler Fairmount Parkı’nı da ihmal etmemeli. 3 bin 700 hektarlık alana yayılmış bu parklar sisteminde günlerce dolaşıp çeşitli yerlere serpiştirilmiş sanat eserleri ile kendinizi devasa bir açıkhava müzesinde bulacaksınız. Tabii Philadelphia’ya gelmişken kentin ünlü senfoni orkestrasının bir konseri dinlenebilir. Kent merkezindeki Avenue of the Arts (Sanat Bulvarı) restoran, tiyatro ve galerilerle dolu. Amerika’nın en eski tiyatrosu olan Walnut Street Theatre (Ceviz Sokağı Tiyatrosu) da yine bu bölgede. Philadelphia, onu ziyaret eden herkesi sevgiyle kucaklamaya hazır, en azından bana öyle geldi. Doğrusu ona yeniden kavuşacağım günü iple çekiyorum.
Ekonomik yolculuk için otobüse binin
NEW York’tan Philadelphia’ya gitmenin en ekonomik yolu şehrin çeşitli yerlerinden kalkan otobüslere binmek (7-15 dolar). Trenle de ulaşabileceğiniz Philadelphia’ya AMTRAK trenleriyle doğrudan, New Jersey Transit treniyle aktarmalı olarak bir buçuk-iki buçuk saatte varabiliyorsunuz. Tren ücretleri biraz daha yüksek. Otobüsler yolcularını AMTRAK tren istasyonunun hemen ilerisinde bırakıyor. İstasyonun yan tarafından başlayan Market Street’i takip ederek eski kent merkezine yürüyebiliyorsunuz.
Mum ışığında hayalet turu
HAYALET turlarına ne dersiniz? ABD’nin en tarihi ve gizemli şehrinde, mum ışığında bir gece turu tam size göre! Özel kıyafetlere bürünmüş tur rehberleri eşliğinde kentin tarihi bölgesinde düzenlenen turda elbette mezarlıklara da uğranıyor. Tarihin canlandırıldığı bu turlar Philadelphia gibi bir kentin gizemlerini öğrenmenin en eğlenceli yolu olabilir. Kentteki turlarla ilgili her tür bilgiyi Bağımsızlık Meydanı’ndaki turizm ofisinden alabilirsiniz.
Gastronomi cenneti pazar
1892 yılında, Reading Tren İstasyonu’nun alt katında kurulan pazaryeri dünyanın en büyük ve renkli kapalı pazarlarından biri. Tren istasyonu sonraki yıllarda taşındıysa da adı değiştirilmeyen pazaryerindeki tezgahlarda yerel yemeklerin yanısıra farklı ülke mutfaklarından yiyecekler tadabilir, tatlısından sebzesine, sucuğundan konservesine pek çok ürünü satın alabilirsiniz. Her gün binlerce kişinin karnını doyurduğu pazaryeri Philadelphia’nın en çok turist çeken merkezlerinden. Haftanın belli günlerinde düzenlenen pazar turlarında uzmanlar eşliğinde özel yiyecekler tadılabilir.
Gazozun atası burada
KENTTEKİ ‘Cheese-steak’ denilen peynirli biftekli sandviçi bizim dönerli sandviçimize benzetebilirsiniz. Kente gelip de bu sandvici yemeden giden pek yok. Yöreye yerleşen Hollandalıların getirdiği, tatlı veya tuzlu olarak sunulan ‘pretzel’, ‘hoagie’ denen İtalyan kökenli sandviç, Tastykake firmasının çeşitli tatlıları da var... Bir de ünlü ‘soda pop’ u deneyin. 19’uncu yüzyılın başlarında bir eczacının yarattığı aromalı gazlı sular bugün yaygın olarak tüketilen gazozların atası sayılıyor.