Cumhurbaşkanı Erdoğan Pazartesi günü 17 kişilik kabinesini açıkladı. Çok şey yazıldı çizildi ancak yeni Türkiye’nin ilk kabinesi hakkında birkaç kelam ederek tarihe not düşmezsek olmaz.
BİR. Erdoğan’ın kurduğu kabine için üç anahtar kriter var: Devlet tecrübesi, ulusal-uluslararası sektör tecrübesi ve uzmanlık. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak Fuat Oktay’ı tercih etmesi, bir önceki dönem bakanlık yapan Berat Albayrak, Mevlüt Çavuşoğlu, Abdülhamit Gül ve Süleyman Soylu’ya kritik alanlarda görev vermesi, Hulusi Akar’ın Milli Savunma, başdanışman Mustafa Varank’ın Sanayi ve Teknoloji bakanlıklarını üstlenmesi, özel sektörde adından söz ettiren isimlerin kabinede yer alması bunun bir yansıması.
İKİ. Eski hal muhal. Alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz. Yeni kabineyi eski sisteme göre değerlendirip analiz edenler hatalıdır. Yeni sistemde kabine oluşturulurken il, bölge denklemini gözetmeye, siyasi dengeleri göz önünde tutmaya gerek kalmamıştır. Bir kişinin bakan olabilmesi için falanca ilden gelmesi değil tecrübe, bilgi birikim ve uzmanlık sahibi olması temel kriter halini almıştır. Bu yürütmenin hareket alanını genişletecektir. İl, bölge dengeleri varlığını Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sürdürecektir.
ÜÇ. Küresel rekabet kızışıyor. Bu mücadelede askeri, diplomatik ve ekonomik araçlar asimetrik bir şekilde kullanılıyor. Suriye’de yabancı aktörlerin bulundurduğu askeri varlık, terör örgütlerinin araçsallaştırılması, Rus-İngiliz istihbarat savaşları, ABD’nin Çin’le giriştiği ekonomik mücadele bu sürecin bir parçası. Bu yüksek gerilim Türkiye’yi de etkiliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tecrübesi ve liderliği, yeni kabinenin dinamizmi Türkiye’yi dev dalgaların negatif etkisinden koruyacak, riskleri minimize edecektir. Beklenti büyük.
OHAL’in son günleri
Cumhurbaşkanı Erdoğan 24 Haziran’dan sonra ilk işlerden birinin OHAL’i kaldırmak olduğunu söylemişti. Bu karardan geri dönüş yok. OHAL kaldırılıyor. Ancak Türkiye terörle en yoğun mücadele eden ülkelerden biri. Bu yüzden terör örgütleri üzerindeki baskının sürmesi, vatandaşın can güvenliğinin sağlanması, terörle mücadele eden güvenlik güçlerinin elinin demokratik standartlarda rahatlatılması gerekiyor. Fransa bunu yapmıştı. DEAŞ saldırılarının ardından Fransa’da ilan edilen OHAL iki yıl sürmüş, bazı uygulamalar kanunlaştırıldıktan sonra OHAL kaldırılmıştı. Fransa’nın uyguladığı yöntemin bir benzerini Türkiye de hayata geçiriyor. Bu kapsamda Ceza Muhakemesi Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda terörle mücadeleye güç kazandıracak değişiklikler yapılması gerekiyor. Bu düzenlemeler önümüzdeki günlerde TBMM gündemine gelebilir.
Genelkurmay’da yeni dönem
Hulusi Akar’ın Milli Savunma Bakanlığı’na atanması Genelkurmay’ın bu bakanlığa bağlanması konusunda bir beklenti doğurdu. Biliyorsunuz 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin ardından yapılan düzenlemede kuvvet komutanlıkları Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmıştı. Genelkurmay Başkanı da Cumhurbaşkanlığına bağlı. Bu darbe girişiminin ardından süreci kontrol altına almak için uygulanan tedbirlerden birisiydi. Geçmiş yıllarda AB süreci kapsamında kamuoyunun gündemine gelen Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması konusu bu kapsamda yeniden ele alınacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün bunun işaretini verdi. Yarım kalmış bir reform hayata geçecek. Hayırlı olsun.