Seçim neticeleri nihayet kesinleşti. Artık işimize bakmalıyız. Bütün parti liderleri maksadını aşan konuşmalar yaptılar. Mahalli idareler seçimi bir genel seçime dönüştürüldü. Her parti elde edilen sonuçları değerlendirerek önümüzdeki genel seçimlere hazırlanır. Gündemimizde, artık görmezden gelemeyeceğimiz yargıdaki reform gereği, cari açık, işsizlik, düşük iç tasarruf oranı, ülke içinde serbestçe dolaşan Suriyeliler problemlerimiz olmalı.
Toplum olarak en zorlanacağımız konu yargı reformu. Son birkaç yıldır yargı erkimiz epey yara aldı. Yargıtay bir alem, dilediğini zaman aşımını kullanarak af ediyor. Dilediğini sen yolsuzluk yapmaya devam et diyor. Dosyaların incelenmesi uzadıkça uzuyor. Dosyadaki kararı düzeltip göndereceğine, bozularak iade edilmesi yeğleniyor.
Kürsü hâkimlerinin çoğu dosyayı okumadan bilirkişiye havale ediyor. Bilirkişi neye bakacağına bilmeden dosya inceleyip kendini hakim yerine koyarak görüş bildiriyor. Avukat-Bilirkişi-Hakim sac ayakları oluşturuluyor. Büyük bir kısmı cüzdan ile vicdan arasında sıkışmış görünüyor.
Verilen karar “Türk Milleti adına” oluyor ama bu kararın hiçbir yerinde Türk Milleti yok. Bir dosya ortalama üç defa Yargıtay’a gidiyor. Yargı bağımsızlığı adı altında sorgulanamaz bir yapıya ulaşılıyor. Bence, yargıç ve savcılar yargı bağımsızlığını, “keyfe göre hareket” olarak anlıyor. Defalarca yanlış yapan hakim, hiyerarşik bir yapı olmadığı için sorgulanamıyor, her kes yargı bağımsızlığı zırhına bürünüveriyor.
Hakim, nasıl üniversite öğretim üyesi kürsüde bağımsız davranarak görevini yerine getiriyorsa öyle bir bağımsızlık anlayışı içinde olmalı. Yanlışını kendi içlerindeki denetim mekanizması değerlendirip yanlışı ve yarattığı tahribatı ortadan kaldırmalıdır.
Ekonomik yönden kırılganlık oluşturan en önemli konu cari açık. Bu gün için cari açık yönetiliyor görünüyor ama, içerideki varlıklar yabancılara devredilmesi veya sıcak paranın, yüksek faizle burada kalması ile sağlanıyor. Bu tutum nereye kadar gidebilir. Ekonomik yönden önemli ikinci konumuz İşşizlik. Düşük iç tasarruf oranımız ikiye katlanmadığı müddetçe önümüzde problemler var demektir.
Suriyede karışıklıklar çıktığında genel kanaatimiz, birkaç ay içinde Esed gider, bize iltica eden insanlar evlerine döner şeklinde idi. Ama öyle olmadı. Ülkemizde belirli yerlerde misafir ettiğimiz insanlar bütün illerimize dağıldı. Sefalet manzaraları olağan görülmeye başlandı. Bu dağılmayı önlecek tedbirleri alma durumundayız.
Evet gündem artık seçim gündemi olmamalı.