Paralel yapı mensupları bugüne kadar haklarındaki iddialarla ilgili her zaman savunmaya geçiyordu. Benim ortaya çıkardığım Ekrem Yalvak olayında ise savunmaya dahi geçemediler. Videolarla ve fotoğraflarla her şeyi kanıtladığım için susup oturdular. Panikten aptallaştıkları için Ekrem Yalvak’ı istifa ettirdiler. Samanyolu kanalından senelik geliri 75 bin dolar bile olmayan bir adamın milyonlarca doları Kıbrıs’ta nasıl kumarda harcadığını ise açıklayamıyorlar. Yalvak’ın kullandığı bu paralar himmet paraları. Yani samimi Müslümanların cebinden çalınan paralar. Bu gerçeği saklayamazsınız. Ortada açık bir hırsızlık ve yolsuzluk var. Samanyolu grubunun tüm yöneticileri de bu hırsızlıkla ilgili yargılanacak. Gülen çetesinin üst düzey adamları şu an paralel Ekrem’in kumarda kaybettiği milyonlarca doların nereden geldiğine dair uydurma açıklamalar üretmekle meşgul. Cemaatin üst düzeyi dün toplandı ve Yalvak’ın kendisinin serveti olduğuna dair sahte belgeleri nasıl üreteceklerini konuştular. Çünkü cemaatin tabanı dahil herkes kumarda ve kadınlarla yenen bu paranın kaynağını soruyor. Fakat maalesef Gülen’in sahte belge üretme uzmanı polisleri içeride şu an. Hala bu toplantıları gizleyeceğinizi mi düşünüyorsunuz? Artık yolun sonuna geldiniz...
Bu arada Kıbrıs’la ilgili bu videoları ve görüntüleri Aydın Doğan dikkatle izledi mi? Aydın Doğan detaylı izlesin bu görüntüleri. Ekrem Yalvak’ı nasıl kıskıvrak yakaladığımı görsün. Kıbrıs işlerini iyi bilir Aydın Bey. Bu arada Soner Gedik ve damat Mehmet Ali Yalçındağ başta olmak üzere Doğan’ın tüm adamları Ekrem Yalvak’ı nasıl yakaladığım üzerine de düşünsünler. Ya da Aydın Doğan bu konuyu elinde bir bozuk para gibi harcadığı sahte İslamcılarına özellikle de Aydın Doğan’ın harfleri kitabını yazacak emirerine sorsun. 7 Haziran 2015’e kadar Recep Tayyip Erdoğan ve ailesine her türlü yalakalığı yapıp 8 Haziran’dan itibaren zayıfladıklarını düşünerek Erdoğan Ailesi’ne her türlü belaltı vuruşu alenen yapmaya başlayan o sahtekarlar ne cevap verecek bakalım patronlarına?
Bu bahsettiğim sahte İslamcılar benimle ilgili de sürekli laik devşirme biri olduğum yalanını yaymaya çalışıyorlar. Daha evvel de söylediğim gibi aşağılık kompleksi sahibi bu adamlar Aydın Doğan gibilerin yanında şarap içerler ve kendilerinin ne kadar laik ve çağdaş olduklarını kanıtlamaya çalışırlar. Öte yandan bizim İslami çevrelere de İslamcılık nutukları atarlar ve laik devşirmeler dedikleri yazarlara küfrederler.
1996 yılında üniversite okumak için İstanbul’a geldiğim günden itibaren yerli ve İslami çizgide bir adam oldum. Her zaman dindar çevrelerin içinde yetiştim. O yüzden bu sahtekarlar başkalarına karşı kullandıkları argümanları bana kullanamazlar. Türk kültürünü ve İslam medeniyetini anlamaya çalıştığım kadar Batı kültürünü ve özellikle de Batı’nın merkezi ABD’yi anlamak amacıyla Amerikan kültürü ve edebiyatı tahsil ettim. Hem kendi medeniyet geçmişimizi hem de Çağdaş Batı’yı iyi analiz etmeden özgüvenli bir Müslüman yazar olunamayacağına inanmıştım. Benim kuşağımın entelektüel İslamcıları beni 15 yıldır iyi tanırlar. Zaten çoğunun kitapları bizim yayınevinden çıkıyor. Senelerce İslamcı çizgideki yayınevlerinde editör ve çevirmen olarak çalıştım. İslami entelektüel çevrelerin 1996’dan beri içindeyim.
Aslında bu bahsettiğim sahtekarlar benim kuşağımdan birçok yetenekli genç İslamcı yazarın da önünü tıkadılar. O yüzden o gerçek İslamcı dostlarımın hemen hepsi beni destekliyorlar. Bu sahte İslamcılar ise laikçi seçkinler karşısında aşağılık kompleksine sahipti ve senelerce bizim medya gruplarına hakimdi. Bizlerin de kendileri gibi aşağılık kompleksine ve ezikliğe sahip olmamızı istediler. Halid Bin Velid’in mücadele ruhunu örnek aldığımızı söyleyince bize kahkahalarla güldüler. Onlara göre hepimiz Aydın Doğan gibi Ebu Cehil’lerin karşısında eğilmeliydik. Şimdi artık bu sahtekârların gerçek yüzünü hem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan hem de Müslüman kamuoyunun tamamı gördü. Artık bittiler tasfiye oldular. O sebeple Erdoğan Ailesi başta olmak üzere birçok insana iftira atıyorlar.
Bakkal bile idare edemeyecek yeteneksizlikte olan bu adamlar senelerce milyonlarca dolarlık medya organlarını yönettiler ve batırdılar. Sonra yeteneksizliklerinden ötürü tasfiye olunca da çok daha eskiden tasfiye olmuş bir haine yazılar yazdırtarak Erdoğan’a ve ailesine saldırıya geçtiler. Görüntüde kendileri yalakalığa devam ediyordu. Konuyla hiç ilgileri olmadığı halde Cumhurbaşkanımızın aile bireylerini tıpkı Gülen çetesi gibi hedefe koydular. 8 Haziran’dan itibaren de doğrudan kendileri Erdoğan’ı arkadan hançerlemeye başladılar. Durum bundan ibarettir.