Sizce? Doğu neresi?
Bence, lafı uzatmadan tam ortadan söyleyeyim; Türkiye’nin “merkez” olduğu coğrafya...
OLMAZ MI?
NEO-LİBERAL TESLİMİYETÇİ kafanın bize dayattığı gözlüklerle bakarsak, olmaz... KENDİMİZ OLUR ve KENDİ SENTEZİMİZ OLAN gözlükler ile bakarsak; OLUR!
Sevgili dostlar, çok uzun zamandır hemen hemen her yazımda Batı’nın Doğu’ya hakimiyetinin bitişinden bahsediyor ve YENİ DÜZEN ve DENKLEM tanımını yapmaya çalışıyorum. Aslında bu detayı sorgulayan dünya genelinde birçok yazı kaleme alınıyor. Yeni denklemi ve hakim güçleri kendi bakış açılarından tarif eden birçok yazar var. Bütün bu yazıların ortak bir karesi var; bölgemizde tanımlanan yeni büyük güç denklemi içinde Türkiye mutlaka var. Kimi Rus-Türk, kimi Avro-Türk, kimi Türk-İslam coğrafyası olarak tarif ediyor. Burada tercih ve oluşum büyük ölçüde elimizde olmakla birlikte Türkiye’nin artık birçok seçeneği olduğu açık...
İlk adım; oluşacak “enerji hub’ları”...
İşte tam bu noktada Türkiye’nin attığı enerji adımları yani Nükleer enerji, Hazar entegrasyonu ve Kuzey Irak işbirliği çok önemli. Bu seçeneklere İsrail’den başlayan Türkiye’yi merkez kılan yeni bir hat iddiası ile katılanlar da var!
Dostlarım, bu adımları engellemek isteyenlerin de sayısı az değil. Özellikle Almanya’dan gelen “biz nükleerden vazgeçtik 2022’ye kadar kapatıyoruz, siz de yapmayın” açıklamaları ve içerideki uzantıların eylemleri dikkat çekici... Bu arada Almanlar’ın altın çıkarmayalım diye yıllarca organize ettikleri gösterilere, madenler yer altında kalsın diye yenilerini eklemelerini de İBRETLE izliyoruz... İçeride BUNLARA sıcak bakanları da!
Hemen soralım; “bu oyun neden oynanıyor”...
Soruya cevap olarak kısa bir şekilde tezimi paylaşmak istiyorum: Son 10 yıldır sürekli büyüyen-genleşen, Avrupa küçülürken % 4’lük oranları yakalayabilen Türkiye, önümüzdeki 10 yılda yani 2023’e giderken, dünya genelinde oluşabilecek “genel büyüme trendini” kat be kat üstünde bir ivme yakalayacak ve bu ivme için gerekli enerjiyi “nükleer katkı” olmadan sağlamamız da mümkün değil! Kuzey Irak ve Hazar yukarıda belirttiğim gibi diğer önemli 2 bileşen...
Sevgili dostlar, Almanya ve bazı ülkelerin “diğerlerini” tuzağa düşürme yolunda “alır gibi göründükleri” kararları görünce inanın çileden çıkıyorum! Bu açıklamalar bir de içerideki “yerleşik lobiler” tarafından sahiplenip pazarlanınca iş çok başka noktalara gidiyor... Çok açık yazayım; “enerji dinamiklerimiz” hakkında Türkiye’de korkunç bir lobi var! Amaçları tek ve net; Türkiye’yi daha 1970’lerde “geçebileceği”-GEÇEMEDİĞİ, nükleer enerjiden uzak tutmak, enerji faturası üzerinden borçlandırmak ve “ölçek büyütmesine” engel olmak! Büyüyen Türkiye’nin önünü kesmek ve Türkiye’yi çıktığı kabuğa geri doldurmak! Kuzey Irak ile oluşacak işbirliğini güçlendiren çalışmaları BALTALAMA da içten-dıştan devam ediyor...
Sonuç: Menderes “Amerika’dan para alamadığı” için Petrol Ofisi’ni Ruslar’a satmak isterken “canından oldu”! Hareketi yapanlar kendilerine göre ülkeyi kurtarıyorlardı fakat gerçekte bugün Türkiye’de “altın çıkarılmasına” iyi niyetle engel olmaya çalışan “vatandaşlarımızdan” farkları yoktu! Almanlara göre Türkiye altın çıkarmamalıydı... “Necip Hablemitoğlu’na ne oldu” sorusunu da burada not düşüyorum!
Son söz: YENİ DÜNYA DÜZENİ içinde “çok net bir büyüme” trendine giren Türkiye için “enerji” en hayati başlık! Ve en önemlisi Türkiye yeni enerji açılımını “Afrika’dan Ortadoğu’ya, Kuzey Irak’tan Rusya’dan hatta Japonya’ya uzanan yeni bir hat üstünde” yapacak! Türkiye “yeni bir açılımın” ve yıllar sürecek bir büyüme trendinin eşiğinde! Bu BÜYÜME “nükleer enerji olmadan” SÜRDÜRÜLEMEZ ve Türkiye nükleer enerjiyi ve yer altı kaynaklarını acilen devreye almalı! Türkiye bu enerji dinamiğine geçerken, Türkiye ile samimi işbirliği yapmak yerine “oyunlar ile durdurmaya” çalışanların adımları dikkatle izlenmeli... Biz yolumuzda ilerliyoruz, gelene “hoşgeldin” deriz ama bizi yavaşlatıp, durdurmaya çalışanları asla taşıyamayız... YENİ BÜYÜK GÜÇLÜ TÜRKİYE yolunda BAŞKANLIK, ENERJİ, ÜRETİM ve diğer detaylara lütfen çok dikkatli bakın! NELER GÖRECEKSİNİZ!