Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM ve Almanya seyahatleri, üstlendiği yeni ‘küresel rol’ün ilk güçlü adımları.
Suriye’de ABD ile yaşanan ‘ayrışma’ sonrası Rusya ile çözüm arama ‘inisiyatifi’ ile başladı bu süreç.
Ardından, “Trump ABD’si”nin dünyaya açtığı ticaret savaşıyla Avrupa ile de ayrışma başladı.
Ve Erdoğan’ın üstlendiği rol ‘bölgesel’ olmaktan çıktı, ‘küresel’ role dönüştü.
Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’na hitap ederken ‘Yeni bir küresel sistem’ önerisinde bulunması, bu yeni rolün ilanıdır.
Erdoğan, ‘isim vermeden’ ABD’nin küresel sistemi nasıl hedef aldığını özetledi.
- Teröre karşı ilkesel bir tutum almak yerine ‘işimize yarıyor’ diye terör örgütleri PKK/YPG ile ittifak yaptığını, FETÖ’yü koruduğunu;
- Tek taraflı ticaret savaşıyla dünyayı tehdit ettiğini, bunun kaosa yol açacağını vurguladı.
Dünyaya ve özellikle Avrupa’ya ‘sessiz kalamayız’ çağrısı yaptı.
- Adil bir küresel sistem ve ticaret düzeni kurmayı;
- Kapsamlı bir reformla BM’yi güvenlik, kalkınma, sosyal eşitlik konularında etkin hale getirmeyi;
- Güvenlik Konseyi’nde 5 değil, dönüşümlü olarak 194 ülkenin temsil edilmesini;
- Dünya Ticaret Örgütü, G-20, İslam İşbirliği Teşkilatı, AB ile Gümrük Birliği gibi uluslararası platformlarda etkin, uyumlu ve yapıcı iş birliği ile ‘birlikte kazanma’yı;
- Siyasi ve ekonomik kaosa karşı ‘bu perspektifi paylaşan’ ülkeler ve kurumlarla beraber çalışmayı önerdi.
Erdoğan bunları ‘ABD’ adını kullanmadan söyledi, ‘devlet’ ile ‘yönetim’i ayırdı.
Aynı akşam Amerikan iş adamlarına hitabında ‘mevcut Amerikan yönetimi’ ifadesini kullanarak, “ABD ile yakın dostluğumuz, yönetimlerin tarzından bağımsız olarak bu süreci de fırsata çevirecektir” dedi.
Erdoğan’ın ‘pratik’ mesajları da ‘mevcut ABD yönetimi’nin politikalarına karşı olanların buluşma noktasını işaret etti: “Biz kazan-kazan ilkesinden yanayız. Yatırımcılara güven verecek yasal düzenlemeleri yapmayı sürdürecek, öngörülebilirliğin ve şeffaflığın güçlendirilmesine önem vereceğiz. Türkiye içine kapanmayacak, aksine dış dünyaya açılım süreci hızlanacak.”
***
BM zirvesi sırasında New York’ta yapılan çok önemli bir toplantı da, Erdoğan’ın perspektifiyle örtüşüyor.
‘Mevcut ABD yönetimi’nin çekildiği İran nükleer anlaşmasına taraf ülkeler İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya ve İran'ın dışişleri bakanları, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini başkanlığında bir araya geldi. Yayınlanan ‘ortak bildiri’ tarihi nitelikte: “ABD'nin anlaşmadan çekilmesi ve yaptırım kararına karşı, İran ile doğalgaz dahil genel ticareti kolaylaştırmak için özel ödeme kanallarını da içeren yeni bir mekanizma inşa etme konusunda anlaştık. Bu mekanizma, İran ile meşru ticaret yapan şirketlere güvence sağlayacak.”
Türkiye’nin Halkbank üzerinden kurduğu mekanizma da tam buydu!
Erdoğan’ın ortaya koyduğu çözüm politikaları, ‘mevcut ABD yönetimi’nin politikalarına karşı Avrupa’nın yeni arayışlarıyla örtüşüyor.
***
Peki Almanya’da ne olacak.
Erdoğan, Berlin’de de Cumhurbaşkanı Steinmeier ve Başbakan Merkel’in şahsında ‘Almanya’ ile konuşacak.
Erdoğan, dün Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yayınlanan makalesinde net mesaj verdi: “ABD hükümetinin tek taraflı ve sorumluluktan uzak tutumu dünyayı ticaret savaşlarına sürüklüyor. Avrupa'da sağ radikalizm, kurumsal ırkçılık ve İslam karşıtlığı yükseliyor. Almanya ve Türkiye'nin ortak çıkarları daha sıkı bir işbirliğini gerektiriyor. Yeni bir sayfa açalım.”
Almanya medyası da, Berlin'deki siyasi karar alıcıların Erdoğan’ı ‘zorlu ama zorunlu muhatap’ olarak gördüğünü, hükümetin de Türkiye'nin stratejik önemi ve Almanya'daki Türk toplumunu dikkate alarak Türkiye ile ilişkileri ‘çıkarlara’ göre şekillendireceğini yazdı.
Yeni dünya için yeni sayfalar açılmaya devam edecek.