Son dönemdeki dünya çapındaki hâdiseler, her ne kadar menfi bir görüntü verse de insanlığın kurtuluşu için mühim hâdiselerdir. Dünyayı sömüren ve dünyaya kendi çıkarları doğrultusunda yön veren hâkim güçlerin Ukrayna üzerinden hesaplaşmaya başlamaları, sömürülen ve toprakları işgal edilmiş halklara nefes almaları için büyük bir fırsattır.
Evet, ateş artık, senelerdir ateşi harlayanların kucağına düşmüştür. Söndürmeleri de mümkün görülmemektedir. Kucaktan tüm vücuda yayılacaktır!
Kuruldukları günden beri işgalleri, sömürüyü, katliamları, tecavüzleri meşrulaştırma zeminleri olan Birleşmiş Milletler ve NATO gibi kuruluşlar da Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması sırasındaki acziyetleri sebebiyle kendi içlerinde bile sorgulanır hale gelmiştir.
"Dünya beşten büyüktür" diyerek her daim BM'deki haksızlığı dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ukrayna vakasıyla birlikte BM'nin iflas ettiğini söyledi. Antalya Diplomasi Forumu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'nin nasıl iflas ettiğini ve BM'de yıllardı süren komediyi şu sözlerle anlattı: "Burada genel hatları ile ifade ettiğim birçok meselenin gerisinde 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan müesses nizam vardır. Savaştan galip çıkan 5 devletin menfaatlerini önceleyen, mevcut güvenlik mimarisinin günümüzün ihtiyaçlarına cevap vermediği, veremeyeceği aşikârdır. Birleşmiş Milletler üyesi 193 ülkenin kaderini, Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülkenin insafına bırakan bu sistemin adaletsiz olduğu, sizlerin de mâlûmudur. Ukrayna krizi ile beraber, sistemin çarpıklığının ötesinde çok daha büyük açıklarının ve yapısal problemlerinin olduğu ortaya çıkmıştır. Çatışan taraflardan biri, veto hakkına sahip daimi üye olunca Güvenlik Konseyi'nin rolü boşa çıkmış, sistem iflas bayrağını çekmiştir. BM Genel Kurulu'nda alınan kararların bağlayıcı yönü bulunmadığı için de çatışmaları sonlandıracak hiçbir adım atılamamıştır. Düşünün 141 üye, o 5 üyenin içindeki 1 veya 2 üyeye karşı oy kullanırken netice alınabildi mi? Alınamadı. Böyle bir adalet olur mu? Daha adil bir dünyayı tesis etmek için uzun bir süredir 'Dünya 5'ten büyüktür' diyerek sistemin bu yönüne dikkat çekiyor, günümüz şartlarına göre reform edilmesi gerektiğini hep söyledik, söylüyoruz. Sistemin açıkları bilinmesine rağmen, veto yetkisini elinde tutanlar, gücü paylaşmaya yanaşmadığı için reform taleplerini görmezden geliyor. Veto hakkı olmayan geçici üyelik. Bu da çok komik geliyor bana. 15 tane geçici üye. 5 tane de daimi üye. Böyle komik bir şey olur mu? Bununla nereye varılır? Geçici üye olmak için de o ülkeler 'ben de geçici üye olabilir miyim' diye çırpınıyorlar. Çeşitli lobiler, kulisler yapıyor. Olsan ne yazar? Aynı şeyi biz de yaşadık. Hiçbir faydası var mı? Yok. Elini kaldır, indir. Asıl iş o 5'ten bir tanesinde. O 5 üyeden bir tanesi ne derse o oluyor. Geçici üyelik üzerinden sistemin yapısal sorunlarının üstü örtülmeye çalışılıyor. Bizim gibi doğru bildiklerini yüksek sesle haykırmaktan çekinmeyen ülkeler ise haksız, temelsiz son derece çirkin ithamlar ile susturulmak istendi. Oysa biz Dünya 5'ten büyüktür derken sadece kendimiz için, kendi ülkemiz için bir talepte bulunmuyorduk. Milletimizin hakkı ile beraber tüm insanlığın hakkını, hukukunu, ortak menfaatini de savunmaya çalışıyorduk yaşadığımız hadiseler bize tespitlerimizin ne kadar doğru, yerinde ve isabetli olduğunu göstermiştir."
Yıllardır dünya bu hukuksuzlukla yönetiliyor. Başkan Erdoğan, "Sen benim işgalime ses çıkarma ben de senin işgaline ses çıkarmayayım" düzeninin iflas ettiğini mezkûr sözleriyle ilan etmiş oldu.
Başkan Erdoğan sadece durum tespiti yapmayıp adil yeni bir dünya düzeni kurma yolunda da hamle üstüne hamle yapıyor. Son bir haftada Türkiye'ye gelmek için sıraya giren ülke liderleri ve savaşan tarafların Türkiye'de görüşmeleri de Türkiye'nin tarihi misyonuna döndüğünün alâmetleri.
Yaktıkları ateşi kucaklarında bulanlar ateşi söndürmeye çalışırken, Türkiye liderliğinde sömürülen ve ezilenler adil yeni dünya düzenini kuracaklar. Devran döndü artık!..