Yıllar önce hatta Türkiye 2001 krizinin “sonrası etkileri” ile uğraşırken, “Türk-Rus İmparatorluğu” başlığıyla bir yazı kaleme almış ve AB en güçlü dönemini yaşarken Avrupa’nın ana denklemden düşeceğini belirterek, Rusya-Türkiye-Amerika arasındaki “yeni işbirliği konseptine” dikkat çekmiştim...Tekrar ediyorum; Amerika-Türkiye-Rusya...
Sevgili dostlarım, ben bu tezi ortaya atıp arkasını doldurmaya başladığım günlerde “ne Avrupa bu kadar büyük sorunların içine batmıştı, ne de Rusya bu kadar iyi durumdaydı”... O gün söyledik ama “Batı hayranı, Batı’dan borçlanma derdinde” bir hava içinde Dinamikler farklı olunca da “teze de inanan fazla olmadı”... Kamuoyu “iyi hayal kuran bir adamın dünyası” tadında algıladı. Şunu da not düşeyim; bu ülkede Ruslarla işbirliği deneyen bir Başbakan hatta geçmişte Sadrazamların kellesi alınmıştı ve ana yapı kendine “medeniyet” diyenlerin Türkiye’yi borçlandırıp içeride “montaj üzerinden semirttikleri sermaye sınıfı” ile kontrol etmeleri üzerine kurulmuştu...
Bu sabah yeni bir Rusya yolculuğu öncesi o günlere dönmek ve gazeteci kimliği taşıdığım dönemde özellikle 2003-2012 arasında yazdıklarımdan bazı alıntılar yapmak istiyorum, bir de not düşeyim: bu yazıları kaleme aldığımda AB ekonomik olarak “zirve” noktasındaydı...
İşte “Türk-Rus-Amerikan denklemine” işaret eden yazılardan bölümler;
“...Başlığı bilerek ‘imparatorluk’ diye attım, abarttım... Amaç ‘ilgiyi’ bu noktaya çekmek ve Avrupa Birliği tezinden başka bir şey sorgulayamayan Türk kamuoyuna, ‘etrafındaki’ gelişmeleri biraz göstermeyi denemek. Son bir haftadır Rusya’da neler olduğuna dikkat ediyor musunuz? 1999-2008 arasında petrolün 100 dolar sınırını aştığı dönemde değişen ‘Rus makro ekonomik’ göstergelerini izliyor musunuz?.. Putin’in attığı imza ile ‘Rusya’yı küresel kan emicilere’ kapatmasına ve dün yeni devlet başkanının ‘Rusya, İsviçre olacak’ tezine dikkat ediyor musunuz? Peki Avrupa Birliği denilen yapının ekonomik çöküşün arifesinde olduğunu ‘görebiliyor musunuz’?... Yazdıklarımın ‘hepsine’ sonuna kadar inanıyorum ve 1945-1989-2001 gibi, dünyanın yeni bir ‘eksen kaymasının’ hemen öncesinde olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum ama ‘kafasını kuma gömen’ ülkemde, ‘Avrupa Birliği yalanından’ başka bir şeyi tartışmak mümkün olmadığı için, bu gerçekleri kamuoyuna anlatmam çok zor... Peki ne oluyor? Gayet basit ve net: Yeni bir dünya düzeni ve yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor. 2001’deki terör saldırısı sonrası değişen tez-antitez-sentez döngüsünde yani ‘diyalektik’ içinde senteze doğru kayıyoruz... Bu yapıya doğru ilerlerken son basamak belki de İran saldırısı... Daha açık ifadesiyle; 1945 sonrası ortaya çıkan Amerika-Rusya diyalektiği, 1989 ile yerini ilk etapta ‘tek başına süper güç Amerika’ tezine bıraktı, sonrasında Amerika-Ortadoğu diyalektiğine dönen yapı artık başlangıç noktasına doğru yeniden evrim geçiriyor ve ortaya yeni bir süper güçler ‘kapışması’ çıkıyor... Peki Türkiye ne yapabilir?Yapacağımız çok açık; bu değişimi, yeni diyalektiği anlamaya çalışmak ve 1945-1960 arasında denenen, Menderes ve arkadaşlarının ‘idamı’ ile sonuçlanan sürece doğru hamleler yapmak... Daha doğrusu bölgede Türk-Rus ortaklığı için çıkış yolları aramak. Rusya buna hazır mı diyeceksiniz? Dünya ‘oyuncusu’ olmak isteyen Ruslar, bu ‘yolu’ bizden çok daha net ve akılcı şekilde analiz edebiliyorlar... Sonuç: Ana tez dağılmasın diye kısa keseceğim. Saplantılarımızdan bir an önce kendimizi kurtarır ve çevremizin, dünya düzeninin nasıl şekilleneceğini anlamaya çalışırsak, treni kaçırmayız. Şimdilik duruyorum, tezi sizler de lütfen sorgulayın, kaldığımız yerden devam edelim... Not: Menderes’in ömrü yetseydi 1960 Temmuz ayında Moskova’da ‘Petrol Ofisi’ ve ‘İş Bankası’nı Ruslara satmak ve ‘yeni tezi’ başlatmak için randevusu vardı...”
Sevgili dostlar, yıllar önce daha Rusya ile aramızda telefon konuşması bile yapılmazken bu satırları yazmış ve “ne diyorsun kardeşim, git başka yerde hayal kur” tepkileri almıştım... Bugün durum çok farklı. Dünya genelinde birçok analistin YENİ DÜNYA DÜZENİ denkleminde Türkiye-Rusya-Amerika çizgisi ana kuşak olarak geçiyor...
Sonuç: Türkiye, YENİ DÜNYA DÜZENİ’nin belkemiği olacak “Amerika-Türkiye-Rusya” eksenine odaklanmalı! Bir siyasetçinin son 48 saat içinde “Şangay da neymiş” çıkışını görünce Derin Yapılar’ın rahatsızlığını da anlamak daha kolay... “Yeni bir dünya kurulur Türkiye orada yerini alır” diyenler YAPAMADILAR, yaptırmadılar ama bugün BİZLER bunu yapacağız! Türkiye asla çaresiz değildir ve asla “birilerinin verdiklerini alarak yetinip yolunu çizecek kadar” KÜÇÜK bir ülke değildir! Yolu da biz açarız, Yolu da BİZ YAPARIZ! Allah Yar ve Yardımcımız olsun!