Cumhurbaşkanı Erdoğan, "nevzuhur bir devlet değiliz" dedi.
MHP lideri Bahçeli, daha Cumartesi günü bir kere daha altını çizdi...
"Anadolu, etnik kalabalıklar veya birbiriyle çatışan ya da çelişen halklar diyarı değil..."
Hem Erdoğan hem Bahçeli "terör son buluncaya kadar mücadelemiz devam edecek" diyorlar.
Buna rağmen etnikçi kafa hemen başladı eski ezberleri sıralamaya.
Ne devleti tanıyorlar ne de milleti!
Girdikleri her ortamı zehirleyen sol liberallerden bahsediyorum.
Bir kere şunun altını çizeyim...
Etnikçi tasarım batı kafasının bir ürünü.
Öyle ki, emperyalistler, etnikçiliği terörize ederek kullanışlı aparata dönüştürmekte mahirler.
PKK bu stratejinin en kirli, en çirkef örneklerinden biri.
PKK'NIN TARİHİ
Kucaktan kucağa bir tarihi var bölücü terör örgütü PKK'nın.
Ayrıntıya girmeyeceğim. Ama şunu hemen belirteyim, Sovyetler Birliğinin kucağından Avrupa devletlerinin kucağına, oradan da Amerika'nın kucağına geçerken hiç zorlanmadılar.
"Kürt ulusal hareketi" diyorlar ya...
Emperyalistlerden ihale alabilmek için az Kürt öldürmediler oysa.
Güç kollayan ara halk formunda ağa arayan kahyadan hallice özgürlük kahramanları var bir de bunların.
ABD bölgeden çekilecek söylentileri yayıldığında yalvaran cümleler hala kulaklarda.
Şimdi kimileri bu kanlı terör örgütü ve onun uzantısının muhatap olabileceğini söylüyorlar. İroni bu olsa gerek.
DEM MUHATAP OLABİLİR Mİ?
Muhatap olmak için özgür olmak gerekmez mi?
DEM'in nasıl bir cendere içinde olduğunu hepimiz biliyoruz.
Yani, "terör örgütü olmasaydı DEM olur muydu?" sorusunun cevabını yediden yetmişe herkes biliyor.
İkincisi DEM'in aslında, ABD ve İsrail'in kaos stratejileriyle şekillenen "etnikçi Kürt jeopolitiğini" desteklemek için zaman zaman teröre evrilen kitlesel gösterileri örgütlediği de biliniyor.
Erdoğan ve her ne kadar elini uzatsa da Bahçeli'nin DEM konusunda muhataplık vurguları çok düşük düzeyde bu yüzden.
Kaldı ki...
Bir devlet vatandaşıyla aracısız konuşur.
DEVLET EL UZATIYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "uzatılan eli tut Kürt kardeşim" sözüyle asıl muhatabının aracısız bir şekilde kim olduğu net değil mi?
Erdoğan Bahçeli'nin Ziya Gökalp'ten alıntılayarak söylediği sözleri tekrar ederek asıl muhatabın kim olduğunu çok açık şekilde belirtti grup toplantısında:
"Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Biz birbirimiz olmadan yaşayamayız. Gel milletin verdiği yetkiyi terör baronlarına peşkeş çekenlere o yetkinin asıl sahibinin kim olduğunu gösterelim diyorum."
Milletin verdiği yetkiyi terör baronlarına peşkeş çeken kim, belli değil mi? Onun için DEM'e Türkiye Partisi ol denirken, onun böyle bir gücü olmadığını el uzatanlar verili bir şekilde bizden daha iyi biliyorlar.
Mesele dediğimiz gibi zaten DEM'in muhataplığı da değil. Asıl mesele güneyimizdeki kirli tezgah. Onun için uzatılan el selam anlamına geldiği gibi, uyarıyı da ifade eder.
ADAMLARDA AR YOK Kİ YÜZ OLSUN
Sol liberaller...
Etnikçi, mezhepsel, cinsel, kültürel azınlıkçı söylemlerle "sözde kimlik" tasarımı yaparak toplumları kimliksizleştirerek atomize eden, çözündüren bir zihin yapısına sahipler.
Biraz önce dediğim gibi yine devredeler.
Maalesef, bütün kesimlere sızdılar.
Kimse kusura bakmasın, milliyetçilerin ve muhafazakarların bir kesiminin içine de sızdı arsızlar.
Okuryazar kesim özellikle, bunların hafızasız, cinsiyetsiz kavramlarla örgütledikleri teorilerinden çok etkilendiler.
Şimdi bunlar, Cumhurbaşkanı ve MHP liderinin söylediklerini bağlamsızlaştırarak, en azında henüz muhtevası tam olarak belirlenmemiş süreci, çok iyi bildikleri sızıntı taktiğiyle etnikçi bir güzergahın içine hapsetmek istiyorlar.
Bence en büyük tehlike de bu.
Onun için sürecin bir an önce netleşmesinde fayda var.
Yoksa arsıza gün doğar yine.