Türkiye aynı anda hem Suriye'de hem de Irak'ta terör örgütü PKK ve türevlerine hava operasyonları düzenliyor. Operasyonun başarılı olup olmadığının sağlamasını, Cumhuriyet Gazetesi'nin "ABD'den Pençe-Kılıç Operasyonu'na tepki" başlıklı haberinden yapabiliriz. Haberde seçilen spot şu: "ABD'li Demokrat Senatör Chris Van Hollen ve ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Frank Pallone, Türkiye'nin Suriye ve Irak'ın kuzeyinde gerçekleştirdiği Pençe-Kılıç Hava Harekatı'na sert tepki gösterdi."
Türkiye'ye karşı açıklamalarıyla tanınan ABD'li senatör Van Hollen müttefiklerinin bombalanmasından oldukça üzüntülü ve öfkeli. Duygularını sosyal medyada yazıya dökmüş: "İşte yine başlıyoruz. Erdoğan aylardır Türkiye'nin, IŞİD'e karşı savaşan Suriyeli Kürt müttefiklerimize saldıracağını söylüyordu. Şimdi bunu yapıyor olması kimseyi kandırmamalı. Biden yönetimi, güçlü bir şekilde buna cevap vermelidir."
ABD'li senatör Van Hollen Eylül ayında konuştuğu bir Yunan gazetesine de, Türkiye'nin ABD'den alacağı F-16 savaş uçakları için Suriye ve Irak'taki 'müttefiklerine', yani PKK/YPG'ye ve Yunanistan'a karşı kullanmamasıyla şartıyla verilmesini söylemişti.
Bu tür tepkilerden, Türkiye'nin, terör unsurlarının gelmesini beklemeden teröristlerin üslendiği bölgelerde operasyon düzenleyip terör unsurlarını imha etmesi ve sonrasında o bölgelerde asker bulundurmasını içeren taarruz stratejisinin başarısını da anlamış oluyoruz.
PKK/YPG ve müttefikleri Türkiye'nin Pençe-Kılıç operasyonunun şokunu atlatamadan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz gün TBMM'de yaptığı grup toplantısında yeni operasyonun haberini verdi: "Suriye sınırlarıyla ilgili ahitlerimize sadık kaldık. Karşımızdakiler anlaşmanın gereğini yerine getiremiyorsa başımızın çaresine bakma hakkımız doğmuştur. Uçaklarla, toplarla, SİHA'larla yaptığımız operasyonlar sadece başlangıçtır. İstanbul'daki eylemi timsah gözyaşları ile kınayanların gerçek yüzleri hemen arkasından başlattığımız operasyonlara verdikleri tepki ile ortaya çıkmıştır. Suriye'de kontrolleri altındaki bölgelerden ülkemize herhangi bir tehdit gelmeyeceği güvencesi veren güçlerin sözlerini tutamadıkları anlaşılmıştır. Bizim için en uygun olan vakitte karadan da teröristlerin tepesine tepesine bineceğiz."
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da, "Pençe Kilit Operasyon sahasının tamamı kontrol altına alınmak üzere, sona doğru doğru yaklaştık. Zap'ı teröristlerden temizleyeceğiz ve böylece hudutlarımızın tamamını kilit altına alacağız" diyerek kara harekâtı öncesi bölgede zeminin hazırlandığının işaretini vermiş oldu.
14 Kasım'da İstanbul Taksim'de PKK/YPG'nin gerçekleştirdiği terör saldırısı sonrası alınan tedbirlerin ne kadar mühim olduğu da gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. Ülke içinde ve dışında PKK/YPG unsurlarının ve müttefiklerinin patlamanın ardından yaydıkları yalan haberlerle halkı galeyana getirmeleri, sosyal medya hesaplarına girişlerin geçici olarak kısıtlanmasıyla önlendi.
"Bombayı Suriyeli bir şahıs koydu" şayiası yayarak hadiseyi "Suriyeli" kimliği üzerinden büyütüp bu topraklarda yeni bir 6-7 Eylül rezilliği yaşatacaklardı. Gerek internet kısıtlaması gerekse bombayı koyanın hemen yakalanmasıyla terör saldırısını PKK/YPG'nin yaptığı ortaya çıkartıldı da halkın sokağa dökülmesine, linçe ve yağmaya müsaade edilmedi. Anında aksiyon alınmasaydı şu an Pençe-Kılıç operasyonunu ve kara harekatını değil ülkedeki iç karışıklığı konuşuyor olacaktık.