Bugün akşama doğru Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni Bakanlar Kurulunu açıklayacak.
Günlerdir kulis bilgisi denilerek kabinede yer alacak pek çok isim zikrediliyor.
Ben bunu, Sayın Erdoğan'a karşı eski alışkanlıklardan kaynaklanan bir nezaketsizlik olarak görüyorum.
Bakanlar Kurulu listesi yapılırken, Sayın Cumhurbaşkanının ne kadar çok dengeyi bir arada düşündüğünü unutmamak lazım.
Yılların tecrübesi ile en doğruyu yapma gayretini kimse göz ardı etmemelidir.
Cumhur İttifakı'nın özünün korunması, Sayın Bahçeli ile istişareler, bölgesel dengeler, liyakat bunların hepsi isim tespitinde önemlidir.
Elbette, dinamik, heyecan veren, ahenkli çalışacak bir bakanlar kurulu oluşacaktır.
Ancak yeni dönemde isimlerin önemi ikinci plandadır.
Türkiye Yüzyılı için milletten 5 yıl daha yetki alan Erdoğan, bu şahlanış döneminde, devlette kurumsallaşmaya önem verecektir.
28 Mayıs seçiminin sonuçlarından biri de "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" arayışlarını bitirmesidir.
O defter artık kapandı.
Seçmen, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin devamına onay vermiştir. Bir başka ifadeyle Türkiye Yüzyılı için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi milletten güvenoyu almıştır.
28 Mayıs seçiminin çok önemli bir sonucu da Gazi Meclis'te, Cumhur İttifakı'nın diriliş ruhunun tahkim edilmesidir.
AK Parti, MHP, Büyük Birlik Partisi, Yeniden Refah Partisi, HÜDA PAR, DSP ile bir büyük kucaklaşmanın sinerjisi oluşmuştur. İkinci turda Sinan Oğan'ın, Erdoğan'a verdiği destek tarihî kıymettedir.
Yeni dönemde bu büyük kucaklaşma; gönül beraberliği, muhabbet ve vatan/bayrak/devlet sevdasıyla tahkim edilecektir.
İnşallah diriliş ruhunun bu mayası, eser ve hizmet siyasetleriyle, özlenen Türkiye Yüzyılı'nın inşasını hızlandıracaktır.
Bir daha altını çizelim, Bakanlar kurulu listesi elbet önemlidir. Ancak devletin, tüm kurumları ile sivil/asker bürokrasisi, yargısı ile bir hedef, anlayış ve gaye birliği içinde çalışması çok daha önemlidir.
TBMM ile Cumhurbaşkanlığı sisteminin ahengi de bir o kadar önemlidir.
Medya ve üniversiteler, yeni dönemde bu büyük ahenge iştirak edecektir.
Bilhassa felâket tellâllığından başka işi olmayan muhalefetin hastalıklı hali, bu ahengi bozamayacaktır. Zaten şimdiden birbirlerini yemeye başladılar.
Fonlanmış medya, etki ajanlığı için tetikçiliğe soyunmuş televizyon gevezeleri ile Erdoğan kin ve nefretinde boğulan köşe yazarları artık Türkiye'nin büyük yürüyüşü önünde duramayacaklardır.
Terörün partilerine, PKK ve FETÖ ihanetlerinin yeniden depreşmesine asla izin verilmeyecektir.
Artık milletin değerleri ile inancı ile uluorta alay edenler anında yargıya hesap verecektir.
Hâlâ kendini millet iradesinin üstünde gören zihniyetin çapulcularına tahammül gösterilmeyecektir.
Sanatçı, akademisyen kılığında milletin değerlerine savaş açanların borazanı da artık zart zurt edemeyecektir.
Terör partilerinin, Kürt kardeşlerimizi istismar siyasetine de asla göz yumulmayacaktır.
FETÖ, yurt dışında iyice köşeye sıkıştırılacaktır.
Devlete savaş açan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'den; 17-25 Aralık yargı-emniyet darbe girişiminin, 15 Temmuz'da şehit edilen 252 canımızın hesabı mutlaka sorulacaktır.
FETÖ'cüler sanmasınlar ki; Ankara Gölbaşındaki Özel Hareket Merkezi'ne bizzat Gülen'in talimatıyla savaş uçaklarından attıkları bombalarla şehit olan 51 vatan evladını unuttuk.
Bu duygularımızı muhafaza ederek isimleri açıklanacak Bakanlar Kurulu üyelerini tebrik ediyor, başarılar diliyoruz.