Çeşitli illerde bu başlıkla bir dizi konferans vermek üzere yollardayım.
Bir yanda meclis faaliyetleri, bir yanda televizyon programları, bir yanda köşe yazıları, bir yanda da konferanslar dizisi. Bu arada da yeni bir kitap çalışması... Çok şükür kitap bitti...
Elips yayınları arasında nisan başında çıkacak “Alamut Kalesi’nden Pensilvanya’ya P-ALAMUT MESİHİ” adlı kitabın bir bölümünde de çözüm süreci yer alıyor...
Bu arada YEMYEŞİL ŞERİAT BEMBEYAZ DEMOKRASİ kitabımın düzenlenmiş yeni baskısı da Elips’ten çıktı...
Konferanslar dizisi
Geçen hafta İstanbul/Üsküdar Kültür ve Kongre Merkezi’nde konferansım vardı. Cuma akşamı Aydın’daki konferanstan sonra Denizli’ye geçeceğim. Siz bu satırları okuduğunuzda bendeniz konferans için Denizli’de bulunuyor olacağım inşaallah...
Bu konferansları Sivil Toplum Hareketi (STH) tertipliyor.
Gittiğimiz illerin sivil toplum kuruluşları ve pek tabii AK Parti teşkilatlarımız destek veriyor. Durmak yok, yola devam diyoruz... Ne kadar çalışsak azdır elbette... Şimdi uyumak zamanı değil... Çünkü Türkiye kader seçimini yapıyor.
Bu eşik aşıldığında artık geriye dönüşü mümkün olmayan bir yeni süreç başlayacak...
Yeni Türkiye’nin inşa süreci, bu büyük değişimin mimarı olan liderimiz ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ve siyasetin bilge hocası genel başkanımız ve başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun öncülüğünde tamamlanmış olacak...
Bu konferansları Türkiye’nin her bir yerine taşımalıyız.
Başka değerli arkadaşlarımız münhasıran bu konuyu anlatmak üzere dört bir koldan Anadolu’ya adeta taşınmalılar. Her birimiz vakitlerimizi buna göre ayarlamalı ve bu önemli konuyu Anadolu insanına anlatmak için seferber olmalıyız diyorum.
Çünkü Başkanlık sistemi Türkiye için hayati bir öneme sahip.
Çünkü yeni anayasa yapılmazsa yeni Türkiye’yi inşa etmek mümkün olmaz.
Başkanlık sistemi diktatörlük mü?
Başkanlık sistemi ne yazık ki bazı bölgelerde yanlış anlaşılıyor. Sanki Erdoğan için bir başkanlık isteniyor ve sanki başkanlığa geçildiğinde diktatörlük olacakmış gibi bir algı var. Bu algıyı, eski Türkiye’nin statükocu güçleri bilerek ve isteyerek pekiştirmeye çalışıyor.
Başkanlık sistemiyle birlikte yasama organı olarak meclisin ve yargının ortadan kalkacağı ve bu erklerin tek bir kişinin hükümranlığındaki yürütmenin emrine gireceği biçiminde bir propaganda bilinçli olarak yapılıyor.
Oysa başkanlık sistemiyle erkler yerli yerine oturuyor. Daha güçlü bir meclis, daha güçlü bir yargı sistemi geliyor. Sadece yürütme tekleşiyor. Yürütmedeki iki başlılık ortadan kalkıyor. Böylelikle daha çabuk karar alma mekanizmaları geliyor. Hizmet için ayları ve yılları beklemek gerekmiyor. Bürokratik engellemeler ortadan kalkıyor.
Başkanlık sisteminde bürokratik vesayetin ve ayak diremenin ortadan kalkması kuşkusuz Türkiye’yi uçurur. Bürokratik vesayetten beslenen çevreler, sistem içindeki iktidar alanlarını kaybedecekleri için buna direniyorlar. Bu sistem, yeni Türkiye’nin gücüne her anlamda güç katar. Bu sistem, Türkiye’nin demokrasisini sağlam bir temele oturtur.
Demokratik sisteme eski Türkiye’de olduğu gibi bürokratik vesayet odaklarından gelen darbeleri ve engellemeleri ortadan kaldırır. Başkanlık sistemi Recep Tayyip Erdoğan’ın bir isteği değil, Türkiye’nin bir ihtiyacı. Hem de olmazsa olmaz önemdeki bir mecburiyeti.
Recep Tayyip Erdoğan için bu sistem getirilmiyor. Recep Tayyip Erdoğan bu dünyada bir fâniye nasip olmayacak en geniş yetkilere zaten sahip. Kendisi halkın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı. Liderliğini yaptığı parti iktidarda...
Yani kendisi zaten fiilen başkan... Halkın seçilmiş ilk başkanı unvanını taşıyor. Kim ne derse desin fiili durum bu... Ama yürütmenin iki başlı olması ve hala bürokratik vesayetin varlığını sürdürüyor olması Türkiye’nin yükselişe geçmesi için bir pranga... Yürütmedeki iki başlılık ilerde ciddi sorunlar doğurabilir. Bu da Türkiye’nin enerjisini tüketir. Mevcut parlamenter sistem sanıldığı gibi tanımına uygun bir biçimde zaten Türkiye’de uygulanmıyor. Meclisin içinden çıkan yürütme organı fiilen meclisi fonksiyonsuz hale dönüştürüyor.
Türkiye’de uygulandığı biçimiyle meclisin fonksiyonel olduğunu iddia etmek mümkün değil. Yargı erkinin hala bir vesayet odağı gibi çalışıyor olması da ayrıca bir sorun. O yüzden sistemin toptan değişmesi gerekiyor. Yeni anayasa bunun için gerekli.
Her şey Yeni Türkiye için
Türkiye’nin güçlü bir demokrasiye ve ekonomiye sahip olması, erkler ayrılığının tanımına uygun bir biçimde yerleşik hale gelebilmesi için başkanlık sistemine ihtiyaç var.
“Diktatörlük” söylemi üzerinden başkanlık sistemine karşı çıkanlar Türkiye’ye çok büyük kötülük yapıyorlar.
Bütün bu gerçekleri halkımıza dört bir koldan anlatmamız lazım. O yüzden STH’nın bu teklifini onca yoğunluğuma rağmen kabul ettim... Buradan bu konuları çok iyi anlatacağına inandığım değerli köşe yazarı ve akademisyen arkadaşlarıma özellikle çağrıda bulunmak istiyorum: Lütfen mesainizden fedakarlık yaparak yeni Türkiye’nin inşa sürecinde çok önemli gördüğüm bu faaliyetlere katkı sununuz...
Sivil Toplum Hareketi adıyla teşkilatlanan arkadaşları ve tüm STK’larımızı buradan kutluyorum.
Her şey yeni Türkiye için...