Yeni sezon için, transferde hareketli bir dönem geçirdik. Süre bitmediği için; ilginç, kaliteli ve şöhretli başka isimlerin sırada olduğunu da biliyoruz. Bunlar iyi gelişmeler... Ancak ne var ki; üç hafta önce başlayan yeni lig sezonumuz, futbol kalitesi müjdeleyen bir siftah yapamadı. Pek değişen bir şey yok...
G.Saray’ın kendine gelmesi ve yenilerinin iyi çıkması dışında, geleceğe umutla bakmamızı sağlayacak reformist bir gelişme gözlenmedi. Nerede bıraktıysak hâlâ oradayız... Hatta Avrupa kupalarındaki Östersund ve Vardar şoklarını hesaba katarsak, geriye düştük bile diyebiliriz.
Buna sebep, hatalı/yanlış/yersiz/hesapsız transfer politikaları da değildir. Türk futbolunun yapısal özelliği; Cristiano Ronaldo ve Messi’nin gelmesinde bile, hantal yapısının değişmeyeceği gerçeğidir.
***
Çünkü... Ligimiz çok düşük tempoda oynanıyor. Ayrıca fauller, taçlar, bilinçli kornerler, sakatlıklar ve başka nedenlerle oyunlar çok sık duruyor. Son iki sezonun şampiyonu Beşiktaş, iki yıldır faul yapmanın da şampiyonu... Hatta Pepe, bu durumu üstü kapalı olarak “Oyunu çok fazla durduruyoruz” diye şikayet etti.
İkili mücadelelerde çok çabuk yerdeyiz ve düştüğümüz yerden asla erken kalkamıyoruz. Faul sonrası yerde kalan futbolcunun tekrar ayağa kalkması, neredeyse bir dakikayı buluyor. Bu çok uzun bir süre ve oyunun akış debisini olumsuz etkiliyor. Volkan Şen’in şu ara futboldan uzak kalmasının ana nedeni; yerde geçirdiği sürelerin, genel ortalamanın çok üstünde olmasından kaynaklanıyor... Advocaat, sırf bu nedenle onu oynatmıyordu.
***
Hakeme itirazlar da çok had safhada... İtirazlar gerektiği için değil; hakemin bir sonraki kararına etkili olabilmeyi sağlama adına stratejiyle yapılıyor. Avrupa buna ihtiyaç duymaz!
Vardar’ın yeni teknik direktörü Janevsky; Fenerbahçe’yi kupadan eledikten sonra yaptığı basın toplantısında, “Rakibin sürekli yatay oynadığını biliyorduk. Bu zaafından faydalandık” dedi. Sadece Fenerbahçe değil; neredeyse tüm takımlarımız, yengeçler gibi rakip yarı alana hep “Yan yan” gider. Dikey oynayanımız yoktur.
Geri pas ve paralel pas, Türk futbolunun acı gerçeği ve hatta hastalığıdır. Bu saplantıdan kurtulamıyoruz. Yazının başından beri üzerinde durduğumuz sıkıntılara çözüm üretmedikçe, kurtuluşu yeni transferlerde asla bulamayacağız. Anlayın artık!