Bizi büyüten çevre, iyiliği sadece kendimiz için istemenin aşağı ve bencilce birşey olduğunu fısıldardı. Ardından İslam'a uyanışımızda da zorluk çekmedik, bunun ''Allah rızası'' için böyle olması gerektiğini öğrendik. Biz çok büyük bir aileydik, Ümmet deniyordu buna ve Kur'an-ı Kerim bizden ''kardeş'' olarak söz ediyordu. Yalnız bu kardeşlik, aynı zamanda bir sorumluluk bilinciydi.
***
Dış haberler uzmanı değilim. Ama yazılarımın kayda değer bir kısmı farklı coğrafyalardaki kardeşlerimizin yaşadıkları sıkıntılar konusunda farkındalık oluşturmaya yöneliktir. Kudüs, Gazze ve Arakan'ı bu sütunda defalarca kere okudunuz. Sağolsun Emine Erdoğan Hanımefendi Arakan bahsini bir mefkure olarak tüm dünyaya taşırken, bizi de hep yanında götürdü. Prof.Yavuz Ünal hocamızın önderliğinde, geçen yıl Hac'da toplanan Uluslar arası siyasi temsilcilerin Arakan Zirvesine eşlik etmiştik. Bulunduğunuz her yerde yapabileceğiniz birşeyler vardır. Gaziosmanpaşa'da oturan bir grup hanımefendi, yaz boyunca nöbetleşerek kaldırımlarda su satmışlardı, elde edilen hasılatla Arakan'daki çocuklara yardım göndermişlerdi. Bunun gibi. Herşey kalbimizde başlar.
Av.Cihat Gökdemir kardeşimin sosyal medyadaki haberiyle fark ettim. Omzuna astığı bir değneğin bir ucundaki hasta annesiyle diğer ucundaki hasta babasını, 7 gün boyunca kilometrelerce taşıyarak Arakan'daki zulümden kaçıran Muhammed Eyüp'ü Bangladeş'teki mülteci kamplarında bulmuşlar. Babacığı yolda vefat etmiş. Annesi için Türkiyemizden ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dan yardım beklediklerini açıklamışlar...Türkiye'nin ve Erdoğan'ın nasıl bir ümit olduğunu fark edebilmek için dünya mazlumlarını işitmek gerekiyor...
***
Bize gençliğimizde ''Allah rızası'' terbiyesi edindirilirken, adalet ve yardımlaşma konusunda din, mezhep, ırk, dil ayrımı gözetmeksizin mazlumun ve haklının yanında olmak bilinci verildi. Yemen'den çok kötü haberler geliyor. Ya açlıktan ölen çocukların resimleri veya bombalanmış anaokulu çocuklarının haberleri... Yemen, Mekke'ye yakın bir konumdadır ve tarihi belleği yeryüzüyle akran bir medeniyettir. İklimi, bitki örtüsü ile çöllerle çevrili Arap Yarımadasının adeta cenneti gibidir. İnsanları güler yüzlüdür ve Türkiyeye özel sempatileri vardır. Hemen yanınıza yaklaşarak selam verirler, size dedelerinin Osmanlı olduğunu anlatmaya çalışırlar. İşte bu cennet bahçesi uzun zamandır kan ağlıyor. Patlatılan çocukların Sünni veya Şii olması neyi değiştirir. Açlıktan ölen insanların mezhebi, ırkı bizi niçin ilgilendirir...
Orta Doğuda denizler misali dökülen kanın üzerinde yüzüyor ölü bilinçlerimiz, ölü vicdanlarımız, yosun tutmuş kalplerimiz, işitmeyen kulaklarımız, görmeyen gözlerimiz...
Bu kardeş kavgasının derhal son bulmasını isterim bir İslam annesi olarak...