Görkem Yeltan’ın ilk yönetmenlik denemesi Yemekteydik ve Karar Verdim adlı filmi İstanbul Film Festivali’nde gösterilirken vizyona da giriyor. Ancak Görkem Yeltan’dan çok daha iyi bir çalışma beklerdim.
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen: Görkem Yeltan
Senarist: Burcu Aktaş
Oyuncular: Arzu Okay, Mehmet Güreli, Sema Poyraz, Gökçer Genç
Yapım: 2016 Türkiye 84 Dk.
Sinema zor bir iş. Sinemayı üreten insanın her şeyden önce özgür olması gerekir. Özendiği bir tarzın dilini değil, kendi benliğininkini kullanmalı. Bunu yakalayabilmek gerçekten zor. Başarabilen de çok az yönetmen var. Mesela filmlerinde kadınları tasvir edişine hiç katılmadığım Nuri Bilge Ceylan onlardan biri, kör öfkesine rağmen Zeki Demirkubuz da öyle. Bu iki yönetmen pek de sevimli olmayan yanlarını hiç traşlamadan, gizlemeden filmlerine yansıtıyorlar. Ama bunlar sayesinde çektikleri film onların oluyor, onların dilini oluşturuyor. Bu kendini kabullenme hali bence bir insanın ulaşabileceği en üst mertebe. Ve ne yazık ki ancak böyle bir evrimi geçirdiğinizde iyi yönetmen olabilirsiniz. Sinemanın en zor kısmı da bu zaten. İnsanın kendisiyle savaşması gerekiyor.
İyi oyuncu ama yönetmenlik başka
Görkem Yeltan’ı severim. Uzak İhtimal’i seyrettiğimde perdedeki duruşu, soluk beyaz teni, kırılmış ifadesi çok ayrıcalıklı bir oyuncu olduğunu hissettirdi. Üstelik Uzak İhtimal’in senaryo grubunda da yer alıyordu. Aynı muhteşemlik Gölge filminde de vardı. İnanıyorum ki Yeltan, dışında kim oynarsa oynasın Gölge filmi bu kadar ayrıcalıklı bir yapım olmazdı. Yani Görkem Yeltan’ın oyuncu olarak değeri benim için belli. Ama ilk yönetmenlik denemesi Yemekteydik ve Karar Verdim filmini seyrettiğimde sinema açısından hayalkırıklığına uğradım. Her şeyden önce senaryo inanılmaz yavan. Bu tür aile filmlerini dünya sinemasında çoklukla görürüz. Sırlar ve o sırların arkasına saklanan büyük dramlar vardır. Ailenin bireyleri bu dramları sessizce sırtlarında taşırlar. Aile toplantıları ise bütün bunlarla hesaplaşıldığı zamanlardır.
Kim kimle ne yapıyor belirsiz
Fakat böyle filmlerin hem senaryo yapısı çok dengeli olmalıdır hem de durağanlığı kaldıracak inanılmaz oyuncu performansları gereklidir. Bu, filmin öyküsünde herhangi bir sır yok. Aslında elle tutulan bir çatışma bile yok. Bütün dert güya babanın baskıcı tutumu. Ve bütün bu baskıcı tutumun doğurduğu tek sonuç zamanında kendi kardeşinin onları terketmesi ve babanın bunu unutmayıp affetmemesi. Küçük oğlan Alper’in aslında müzik yapmak isterken babasının taşocağında çalışması gibi. Filmde kim kimle ne yapıyor anlamak mümkün değil. Eminim senaryoyu okusam hikaye çok daha anlaşılır olurdu. Ama zaten sinema onu perdede gösterebilmek değil mi? Karakterler bir kimliğe bürünemiyor. Hele bütün bu olayların merkezinde yer alması gereken baba karakteri tam bir başarısızlık. Mehmet Güreli oyuncu olarak böyle ağır bir karakteri kaldıramıyor. Ama diğer oyunculuklara baktığımda hepsinde aynı zayıflık söz konusu olduğu için bu faturayı daha çok yönetmene kesmek zorundayım. Yeltan, oyuncu yönetiminde sınıfta kaldı. Kendisinin oyunculuğu bile törpülemiş. Bütün başarısızlıkların üstüne evin ince ruhlu delikanlısı Alper’i canlandıran Gökçer Genç’i ayrı koymak zorundayım. Sanıyorum oyuncunun bu ikinci filmi. Görkem Yeltan senaryo ve yönetmenliğe devam edecekse bize kendi gözünden hikayeleri anlatsın. O zaman bence her şey çok daha güzel olacak.