Avrupa Şampiyonası finalleri; 2020’nin 12 Hazİran ayında başlayacağı için, milli takımımıza hazırlık maçı yapma fırsatı neredeyse kalmadı. Ne zaman, nerede, kiminle araya maç sıkıştırılacağını federasyon bile bilmiyor. Haklılar...
Ocak ayı içindeki devre arasına maç alsalar, herkesin tatil yaptığı bir ortamda, kimseyi adam gibi oynatamazsın. Fayda beklediğin maçtan, zararlı çıkarsın. Ligin bitiminden sonraki hafta varsa da, tek maçtan ideal kadro çıkarmak; şapkadan tavşan çıkarmak kadar zordur.
Oysa milli takımımız zaten yeni... Bir de Ahmed Kuzu, Mert Çelik, Orkun Kökçü ve Emre Kılınç gibi, yenilerin de yenisi var. Şu anda sakat olsa da; Ümit Milli Takımı’mızın Kazak asıllı Altınordu’lu oyuncusu Ravil Tagir de sırada bekliyor. Müthiş bir stoper!
Gerçi savunmada etkin, genç ve nice başarılı isimilerimiz var ama; onlardan da iyi olma potansiyeli olanları da, arada kaynatmamak gerek...
***
“Türkiye Süper Ligi’ni yabancılar istila etti, Türk futbolcuların kökü kurutuluyor” şikayetlerinin ayyuka çıktığı bir dönemde; durumun aslında pek sandığımız gibi olmadığı, gün gibi ortaya çıktı. Şahane bir maden ocağı bulduk...
Şenol Güneş de, bunları işleme yeteneğine ve deneyime sahip ordinaryus bir hoca... Ancak lezzetli bir yemeği yapmak için bile, hazırlık ve pişirme süresi gerekir ki; milli takıma o şans bile verilemiyor. En önemli sıkıntımız bu... İnşallah bir çare, bir takvim, bir fırsat bulunur.
***
Çok gençler ve çok tecrübelileri aynı pota içinde eriterek, homojen bir milli takım oluşturma hedefimiz ve vazifemiz var. Avrupa futbolunda, “Genç kuşak jenerasyonu”nun devrim nitelikli yükselişi gözleniyor.. Bu sürece bizim de girmiş olmamız, elbette çok sevindirici... Ama bu gençleri, kendi su yolunda rastgele akıp gitmesini engellemek; yönlendirilmiş/şekillendirilmiş/kıvama getirilmiş temel bir kaynağa dönüştürmek şart... Hadi Türkiye, kolları sıva... Yaparsın Aşkım!