Bu başlığı atarken çok düşündüm. Çok da üzülerek attım.
Bir okulda pilot uygulama yapıldı bundan birkaç yıl önce. Okullarda parayı kaldırmak için öğrenciler artık kart kullanacaktı.
Bu kantin ve yemekhane otomasyonu projesinin yazılımını yapma işi de bize düştü.
İlkokul 1. Sınıf öğrencilerine kartlarını dağıttık. Yazılımını yaparken ekip sordu “Fraud kontrolleri koyacak mıyız?” (Fraud = dolandırıcılık)
Nedir fraud kontrolü? Bu kartlarla üçkağıt yapabilmelerini, kartların kopyalanmasını, aynı gün aynı kartla birden fazla kez yemek yenilebilmesini, karta dışarıdan para yüklemeyi engellemek.
“Yok artık” dedim. İlkokul 1 öğrencilerine de hırsız gözüyle mi bakacaktık?
Test uygulaması olmasının da verdiği rahatlıkla koymadık.
Birkaç hafta geçtiğinde okul kantininin ve yemekhanesinin sorumlusu yana yakıla arıyordu. “Acilen kontrol koyun, maalesef öğrenciler bu kartlarla bizi dolandırıyor. Aynı kartla birkaç çocuk öğlenleri yemek yiyor. Kameralardan ve günsonu raporlarından takip ettik.”
Beynimden aşağı kaynar sular döküldü, ilkokul birinci sınıf öğrencileri önce beni kandırmıştı.
Ama suç onların değildi elbet.
Anne babalarına şöyle söylemek isterdim.
Nasıl öğrettiniz el kadar çocuklara üçkağıtçılığı?
Nasıl örnek oldunuz böyle bu kadar?
Kendi yaptığınız işlerde, hayatlarınızda nelerden çaldınız, nelerden kestiniz, hangi işlerinizi böylesine bozuk yaptınız da çocuklarınız sizden örnek aldı?
Not: Genelleştirmek değil niyetim. Elbette ki azınlıktır. Yüz çocuktan böyle yapabilecek çocuk sayısı bir elin parmakları kadardır. Ama konuşmak gerek.
* * *
Anneden-babadan doğru terbiyeyi, ahlaklı bir örnek olarak evlatlarını doğru yönlendirmeyi görmeyen çocukların cehaleti çok tehlikelidir. Ama daha tehlikeli bir şey varsa o da eğitim almalarıdır.
İyi insan olmadıktan sonra cahil de olsa tehlikeli, okumuş da olsa tehlikeli.
Eğitimi okulla başlayan, okuldan ibaret bir süreç gibi görme hatasına düşüyoruz.
Yanlış yapıyoruz.