Bugün, aradan yılar geçmesine rağmen, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu bir kazaya mı yoksa bir cinayete mi kurban gitti sorusu yanıt bekliyor. Hala cevaplanamayan sorular bu ölümün üzerindeki sis perdesinin kalkmasına izin vermiyor:
1. Helikopter kazasından önce Yazıcıoğlu’nun evinin üst katından çalınan dizüstü bilgisayarı evin bahçesinde bulunuyor. Yazıcıoğlu’nun nereye gideceği, ne yapacağı konusunda her türlü bilginin bulunduğu bilgisayarı kim aldı ve neden geri getirdi?
2. Ölümünden 15 gün önce Yazıcıoğlu’na yapılan suikast ihbarı neydi? İhbar BBP Genel Merkezi’ne yapılmıştı.
3. Kazadan hemen sonra Kayseri valisi ekiplerin helikoptere ulaştığını, yaralıların bilincinin yerinde olduğunu ve hastaneye götürdüklerini bildirmişti. Bu açıklama kurtarma çalışmalarını yavaşlattı. Bu bilgi valiye nerden gelmişti: Neden vali böyle bir açıklama gereğini duydu?
4. Anadolu Ajansı 8 gün sonra valiyle ilgili haberi “resmi makamlardan teyit alamadıkları” gerekçesiyle geri çekti. AA haberin doğru olmadığını açıklamak için neden 8 gün bekledi?
5. Teknolojinin onca imkanına rağmen enkazı bulmak 48 saat sürdü. Üstelik enkazı köylüler buldu! Daha ilk gün GSM kuruluşunun verdiği koordinatlara rağmen enkaza neden ulaşılamadı? Çok sonra, üçüncü gün, seyyar baz istasyonu kuruldu. Neden bu işlem daha ilk gün yapılmadı?
6. İHH Muhabiri İsmail Güneş’le 112 Acil Hizmet hattı görevlisi arasında yapılan konuşma gerçek mi kurgu mu? Neden o konuşmayı gerçekleştiren görevli bir türlü bulunamadı?
7. Helikopterde ELT cihazı, yani, helikopter düştüğünde hemen çalışmaya başlayıp yayınladığı sinyalle yerini kurtarma ekiplerine bildirecek aygıt, var mıydı? Pilot Kaya İstektepe’nin kazadan iki gün önce ELT cihazının arızalı olduğunu firmaya bildirdiği ancak firmanın “kılını kıpırdatmadığı” iddiası doğru mu? ELT cihazı sağlam başka helikopterler varken niçin bu helikopter seçildi ve Yazıcıoğlu’na verildi?
8. Yazıcıoğlu son konuşmasını yaparken helikopter neden alandan ayrılıp biraz sonra geri döndü? Yetkililer helikopterin yakıt almaya gittiğini açıkladıysa da, kazadan sonra çevreye yayılması gereken yakıt izine neden rastlanmadı? Neden yangın çıkmadı, patlama olmadı?
9. İHA muhabirinin fotoğraf makinesine ve kamerasına ne oldu?
10. Kazaya uğrayanların telefonları neden sinyal vermedi? Hepsinin şarjı aynı anda mı bitmişti?
11. İHA muhabiri üşümemek için ölenlerin ceketlerini alırken neden cep telefoınlarını kullanmayı düşünmedi?
12. Neden enkazı bulan köylülerin cep telefonlarına el kondu ve bir daha geri verilmedi? Köylülerin fotoğraf çekip basına satmalarından mı korkuldu, yoksa başka bir neden mi vardı?
13. İHA muhabiri hem İHA Genel Müdürlüğü hem de 112 acil hizmet hattıyla yarım saat konuşmuş olmasına rağmen neden yeri saptanamadı?
14. Helikopter rota almadan mı yola çıktı? Rota değiştirdiyse pilot bunu neden bildirmedi?
15. Ve en önemlisi, bu sorulara cevap verecek merci jandarma bölgesi olduğundan niçin Genelkurmay bunca yıldır sessizliğini koruyor?
FETÖ’cü hainler mi?
Ve geçtiğimiz hafta sonu FETÖ’nün gerçekleştirmeye soyunduğu darbe sırasında Marmaris’te bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a suikast düzenleyenlerin arasında iki kişi, Kurmay Yarbay Davut Uçum ve Astsubay Aydın Özsıcak, Yazıcıoğlu’nun düşen helikopterinde kanıt toplamaya gelen ekibin içindeydi. Özsıcak ve Uçum helikopterin GPS’ini (Global Positioning System) sökerken yakalanmışlardı. Niyesini nedeninin sorduğunda yetkililer, Astsubay Özsıcak, “Hiiç, öyle işte. Yani hatıra olsun diye..” gibisinden saçma sapan bir cevap vermişti. Bunlar hakkında “delil karartmak” suçuyla dava açıldıysa da ikisi de beraat eti. Ne var ki yıllar sonra bu ikilinin FETÖ suikast timinin içinde ortaya çıkması yepyeni sorulara neden oluyor? Acaba diye düşünüyor insan, CIA hizmetlisi imamın adamları Yazıcıoğlu suikastına da mı bulaşmıştı?