Bugünlerde bana hep aynı sorular soruluyor: “Haziranda böyle yağış olur mu?”, “Yaz ne zaman gelecek?” Cevap basit: Atmosferik olayları kalıplara sokmayın ama dere yatağına da inşaat yapmayın. Su akıp yolunu bulurken sel ve taşkınlar yaşanıyor.
İçimizde yaz yağmurunu sadece şarkılarda var zannedenler var. Neden bilmiyorum ama bana sürekli aynı sorular soruluyor bu ara: “Yaz ne zaman gelecek?” “Haziran ayında böyle yağış olur mu?”Neden olmasın ki. Yağış dört mevsim boyunca görülebilen bir hava olayı. Atmosfer bir bilgisayar değil ki verilen komutları uygulasın... Hatta bilgisayar havayı tahmin edebilmek için icat edilmiş desem... Havanın havailiğini öngörmek ve sürprizlerine hazırlıklı olabilmek adına insanoğlunun geliştirdiği matematik modellerin çalıştırılabilmesi için insanoğlu bilgisayarı keşfetmiş. Bakın şu havai atmosferin insanlık üzerindeki etkisine! Bilim insanları atmosfer koşullarının öngörülemez olduğunu neredeyse bir asır öncesinde anlamış ve kendisini korumak için farklı çözüm yolları, hava tahmin modelleri aramaya başlamış ve başarılı sonuçlar elde etmişken, biz hala ne oluyor bu havalar seviyesinde kalmışız. Havayla ilgili merak ettiklerimiz ise “Neden haziranda yağmur yağıyor?”, “Ne zaman yaz gelecek?” sorularıyla sınırlı. Gerçekleri araştırıp öğrenmek; dünyadaki gelişmeleri takip edip çağın gelişmelerine ayak uydurmak bir yana dursun, atmosfer gibi karmaşık kompleks bir yapının bir düzen içinde olmasını bekliyoruz. Atmosferik olayları bir türlü kavrayamıyor, havayı kalıplara sokmaya çalışıyoruz. Su akar yolunu bulur misali, hava da bir şekilde yolunu buluyor işte...
AĞUSTOSTA KAR BİLE YAĞABİLİR!
Zihnimizi şu yanlış bilgilerden arındırabilsek keşke! Takvime göre havanın şekillenmesi beklentilerinden bir kurtulabilsek... Hava, kafasına eseni yapar her zaman, ondan bekleneni değil... O nedenle ‘havai’dir deriz. Dolayısıyla atmosferin sürprizlerine alışın. Haziranda yağmura şaşırmak bir yana, ağustosta kar yağsa bile her şeyin olağan akışında olduğunu hatırlayın! Panik yapmaya gerek yok, dört mevsim boyunca her türlü hava olayı yaşanabilir.
Aslında bu hafta sel yaşanan yerlerden ve sele giden hayatlardan bahsetmek istiyorum. Geçen ay Bosna-Hersek ve Sırbistan’da yaşanan sağanak geçişleri yaklaşık 1 milyon insanın hayatını etkiledi. Çok sayıda can ve mal kaybı yaşandı. Yapılan ölçümler o bölge için bu yağışın bir rekor olduğunu, hatta son 120 yılın rekorunun kırıldığını gösteriyor. Sanayinin gelişmesi ve üretimin artması sonucu atmosfere salınan küresel sera gazı emisyonlarının her geçen gün artması; atmosferdeki sıcaklık artışını kritik seviyenin üzerine çekmesi ve küresel iklim değişikliğini hızlandırması; küresel sıcaklık ve yağış paternlerini değiştirmesinden dolayı böylesine rekor yağışlar yaşanabiliyor. Acaba neden sadece dere yatağı çevreleri sele gitti o bölgede?
SU YOLUNU BULDU YİNE
Benzer şekilde geçen haftalarda Türkiye’de yaşanan sağanak geçişleri pek çok evin sular altında kalmasına neden oldu... Dikkat ettiniz mi sel ve taşkınların yaşandığı yerlerin tamamı dere yatağı çevresi. Dere geldi ve yolunu buldu yine. Birbirimizi hiç kandırmayalım; küresel sıcaklık ve yağış paternleri , bazı hava olaylarının sıklığı ve şiddeti değişiyor olabilir ama asıl neden başka. Son 100-150 yıllık yağış verileri incelenmeden inşa edilen evler, yollar, köprüler, kanalizasyon giderleri; her geçen gün artan beton yapılar sebebiyle yağışın toprağı ve yeraltı suyunu besleyemeden direkt kanalizasyona gitmesi... Tüm bunlar sele neden oluyor, barajların dolmasını engelliyor maalesef. Şimdi ben sorayım bari... Ne oluyor bu havalara sahi?