Komedyen Yavuz Seçkin yeni filmi ‘Yıldızlar da Kayar’da eşi Dicle Seçkin ile kamera karşısına geçti. Seçkin, “Çektiğim filmleri çocuklarımın da zevkle seyretmesini istiyorum” diyor.
Avrupa Yakası’nda canlandırdığı Sertaç karakteriyle ünlenen komedyen Yavuz Seçkin kendi yarattığı Das Borak karakterini beyazperdeye taşıyor. ‘Yıldızlar da Kayar’ filmi için eşi Dicle Seçkin ve Yavuz Seçkin sorularımızı cevapladı. Filminde özellikle argo konuşmalara yer vermediğini söyleyen Seçkin, üç çocuğunun da seyredebileceği, bel altı vurmayan, seyircinin duygularını sömürmeyen bir film yaptığını, eğer gişede başarılı olursa filmin devam serisini de çekeceğini belirtti.
Borak karakteri nasıl çıktı ortaya?
Yavuz Seçkin: Borak’ın bir 10 yıllık mazisi var, televizyon şov programlarında, komedi programlarında skeçler çekerken düşündüğümüz bir karakter. Karakterin gündemde kalması amacıyla üç-dört tane klip yaptık. O görgüsüz, ukala, herkesi küçük gören biri... Ama aslında kendisi acınacak bir durumda. Ona demişler ki, “Böyle ol, star olursun.” Bana star olma fikri komik bir fikir gibi geldi. Bende star olmak değil de olmaya çalışmanın nasıl bir duygu olduğunu anlattım.
Peki Borak karakterinin, Sacha Baron Cohen’in yarattığı karakterle bir alakası var mı?
Yavuz Seçkin: Yok hayır, sadece isim benzerliği var, birbirleriyle hiç alakası yok. Borak hiç kimseye benzemiyor.
Bu karakteri sinemaya uyarlarken ne gibi değişiklikler getirdiniz?
Yavuz Seçkin: Hikayeyi ben Das Borak gibi yapmadım. Film Yeşilçam komedisi, geniş bir yelpazede geniş bir renk skalası var. Usta oyuncular, usta şarkıcılar, usta gazeteciler yani renk cümbüşü var. Aslında bizim bu magazinde görmeye alıştığımız medya komedileri vardır ya, o aslında. Biz kısaca medyanın özetini geçtik.
Eşiniz ile filmde beraber rol aldınız. Bunun avantaj ve dezavantajları neler?
Dicle Seçkin: Eşimin filminde yer almaktan gurur duydum. Ben oyuncu değilim ama bu bir aile filmi. Dolayısıyla bunda herhangi bir dezavantaj göremiyorum. Benim için unutulmaz bir anı oldu.
Canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?
Dicle Seçkin: Das Borak’n dans öğretmeni ve koreografı. Gerçek hayatta da eşimin koreografıyım.
Karakter Alamancı bir karakter, gurbetçilerle ilgili geçmişiniz nedir?
Yavuz Seçkin: Gurbetçi çok arkadaşım var. Turnelere vesaire çıktığımda gitmişliğim de çok var. Yıllar öncesinde zaten yok oldu bu tür komediler. Türkiye’de Alamancı komedisi yapıldı, uygulandı sonra bitti. Ama ben onların üzerinden komedi yapmıyorum. Oradaki yaşamı anlatmıyorum. Bir karakter var, Berlin’de doğmuş ve star olmuş. Nasıl olmuş bilmiyoruz. Nasıl olduğu belki daha sonra açıklanır. Biz aslında Das Borak filmi yapmadık, bir yıldızlar geçidi yaptık, kenara Borak’ı da iliştirdik, insanlar görsün ısınsın diye.
Yurt dışında dans, müzik, bale gibi sanatlar sinema ile içiçe. Türk sinemasında bu eksikliği nasıl yorumluyorsunuz?
Dicle Seçkin: Kesinlikle Türk Sinemasında dans, müzik ve bale gibi sanat unsurlaının eksikliği söz konusu. Gönül ister ki sinemalarımızda bolca yer verebilelim.
Filmde birçok ünlü isim var. Nasıl bir seçtiniz isimleri?
Yavuz Seçkin: Sevgiye göre seçtim. Nazımın geçeceğine inandığım sanatçılara gittik ve yüzde 90’ı da kabul etti. Önce senaryo olarak gönderdim, çünkü duayen oyuncular kötü bir işte olmak istemezler. İşin mizahına inandırdım, senaryoya sıcak yaklaştılar, karakterlerini sevdiler. Sonrasında oturduk oyunculara göre yazdık. Hepsi de o roller için düşünülmüş oyuncularmış gibiydi.
“Alamancı komedisi yapıldı ve bitti. Ben onların üzerinden bir komedi yapmıyorum.”
Filmi borç alarak yaptım
İkinci, üçüncü filmler aklınızda var. Borak üzerinden mi gidecek yoksa farklı karakterler de olacak mı?
Yavuz Seçkin: Valla ben bu zamana kadar 100 tane karakter canlandırmışım, 47 yaşındayım ve daha ilk karakterimle sinema salonlarına giriyorum. Çok farklı tipler yapabilirim, yeter ki biraz güç alayım. Bu filmin üzerine bir tane daha yapmak isteyeyim. Çok büyük bir maddi beklentim olmamakla birlikte, yıkılmadan vizyondan çıkabilirsek, ardından bir tane daha yapmak isterim. Filmi borç alarak yaptım ama çok da mutlu bir film çıkarttım. İleride üç çocuğuma da babanız bunu yaptı diyebilmek istiyorum. Filmin 10 sene sonra da izleneceğine inanıyorum.
Komedyenlerin belli bir süre sonra hep dram çevirdiğini görüyorum. Sizde böyle bir ihtiyaç var mı?
Yavuz Seçkin: Zamanla alakalı. Şu anlık öyle bir ihtiyaç görmüyorum. Zaten Türkiye’de komedi yapan adamlar çok fazla değil ama dram çok fazla. Duygu sömürüsüyle izleyiciye gel gel yapanlar var. Bizim de tuz biber olmamıza gerek yok. Onun için ben komedide ilerlemek ve kendi branşımın getirdiği yere kadar gitmek istiyorum.
Peki Türkiye’de komedyen olmak nasıl bir duygu?
Yavuz Seçkin: Komedyenler olarak bir şey yazsak hemen tepki geliyor. İşimiz yanlış anlaşılmaya müsait. Türkiye’de mizah zor şey. Yapılamıyor yani.
Ben son 15 yılımda genel izleyiciye hitap etmeyi görev edindim kendime. Siyasi bir gönderme yaparsan, belli bir kesime hitap edecektir. Belli bir kesimin adamı olacaksındır. Ancak takip ettiyseniz benim için hiç öyle bir söylem çıkmadı. Çıksaydı zaten bu benim beşinci filmim olurdu. 20’nci yılımda bir tane film yaptım. Ben herhangi bir oluşuma, herhangi bir duruma, bir cemiyete hayatım boyunca hiç bulaşmadım.