Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın İYİ Parti Genel Başkanı Akşener'i ziyaret ettiği gün söyledikleri ortaya çıktı... İddiaya göre Yavaş, Akşener'e "Ankara'yı yüzde 60 ile kazanıyoruz. İYİ Parti'ye ihtiyacımız yok" demiş. Peki ama neden? Zira o ziyareti Yavaş, "Genel Başkanımızın selamını getirdim" ifadesiyle anlatmıştı. Ardından da Özel'in Akşener'i iş birliği yapalım ziyareti geldi. Ama Özel eli boş döndü. Şimdi soru şu, Özel-İmamoğlu ikilisi, Yavaş'ın Akşener'e kapıyı kapattığı, Ankara'da size ihtiyacımız yok çıkışından haberdar mıydı? Zira Yavaş'ın bu çıkışıyla, zemin arayışındaki Özel-İmamoğlu ikilisinin altından halıyı çekmiş, İYİ Parti-CHP iş birliği zeminin sabote etmiş gibi göründü. Normal şartlarda böyle bir ifade akla da yatmıyor. Zira Yavaş'ın Ankara'da her oya ihtiyacı olduğu ortada. "Yüzde 60 ile kazanıyoruz" İfadesi Kılıçdaroğlu anketleri gibi bir şey yani içi boş...
Yoksa İYİ Parti kapıyı kapatmasına uygun sebepler mi bulmaya çalışıyor? Zira İYİ Parti lideri Akşener'in grup toplantısındaki CHP'yi yerden yere vuran eleştirileri de bu süreçten sonra geldi. İşin ilginç yanı, İYİ Parti'ye kaybeden Özel-İmamoğlu ikilisinin güvendiği HDP dağına da kar yağmış olabilir. Zira HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da CHP'ye sarı kart gösterdi.
"Bize kimse rota çizemez", "Sadece seçim geldiği zaman bizi hatırlıyorlar", "Oy ver ama bizimle resim verme diyorlar" gibi çıkışları dikkat çekici... Yani sözün özü İmamoğlu-Özel ikilisi değişim diye yola çıktı ama çöküşün başlangıcında gibiler ve CHP'de çöküş dönemi diye hatırlanma riskiyle karşı karşıyalar...
KÖTÜLÜĞÜN SIRADANLAŞMASI
Merhamet yorgunluğu...
İnsanoğlunun böyle bir savunma mekanizması olmasaydı delirirdik muhtemelen...
Büyükler zaman acının ilacı der.
Bir yakınımızı kaybettiğimizde "Allah acını soğutsun" denir mesela.
Unutmak bazen büyük bir nimet bazen de büyük külfet.
Hele ki mesele Gazze olunca.
Hadi itiraf edelim artık o minik bedenlerin feryatlarına karşı gözümüzü kaçırıyoruz. Çünkü her bir damla gözyaşı yüreğimize derin yaralar açıyor. Buna merhamet yorgunluğu deniyormuş.
Ben de gazeteci dostum Erem Şentürk'ün Youtube yayınında duydum. Kendime teşhisi de böyle koydum. Merhamet yorgunuyuz bugünlerde, ama Siyonizm de en çok buna güveniyor. Kötülüğün sıradanlaşmasını dünyanın duyarsızlaşmasını bekliyor. Bu yüzden sen, ben, biz hepimiz direnmeye devam etmek zorundayız. En güçlü silahımız da ekonomi gücümüz ve boykot konusundaki duruşumuz, Zira Siyonizmin canını al ama parasını alma durumu bir gerçeklik. ABD Başkanı Biden, Beyaz Saray'daki Hanuka Bayramı kutlamasında aynen şöyle dedi...
"Çok dikkatli olmalıyız. Tüm dünyanın düşüncesi bir gecede değişebilir. Bunun olmasına izin veremeyiz."
Gazze'ye yine Gazzeliler kurtaracak, ama dünya da destek vermeli. Zira İsrail karadan ilerlemekte, hâkimiyet kurmakta zorlanıyor. Öyle ki askeri birliklerine lojistik desteği pusuya düşme korkusu sebebiyle paraşütle atmak zorunda kaldı. Askeri analistler İzzetten El-Kassam Tugayı güçlerinin yüzde 80'inini hala diri, motive ve savaşmaya, şehit olmaya hazır durumda olduğunu söylüyor.
Unutmayın, Hitler de güçlüyken, kalemiyle, sözüyle onunla saf tutanlar,
Almanya sokaklarında alkışlayanlar yüzde 40'ın üzerinde oy verenler vardı.
Ama güçten düştükten sonra tüm katiller gibi lanetlendi...
Bu yüzden boykota, eyleme devam edip,
Çocuklarımıza Siyonizmin gerçek yüzünü anlatıp,
Siyonizmle mücadeleyi bir yaşam biçimi haline getirmeliyiz.
Dünya bu katil sürüsünden, soykırımcı zihniyetten ancak böyle kurtulabilir. Yani merhamet yorgunluğuna da kötülüğün sıradanlaşmasına da izin veremeyiz. Zira Siyonizm iflas ediyor.
"O YUMRUK BİR MİLAT OLSUN"
Hakem Umut Meler'e atılan yumruk umarım bir milat olur.
Türk futbolunu hasta eden, kemiren bazı virüsler var.
Bu virüslerden kurtulmadığımız sürece de yerimizde saymaya devam edeceğiz. "Futbolun Arka Bahçesi" kitabının yazarı, Spor Yorumcusu Atilla Türker ile 24 TV'de meseleyi enine boyuna konuşmaya çalıştık.
- Futbolda dönen inanılmaz bir para var. Ama harcamalarla ilgili hesap veren yok. Tüm kulüpler istisnalar hariç borç bataklığında.
- Bazı futbolcular hak ettiğinden çok daha fazla para alıyor. Başkan-Manajer-Futbolcu üçgeninde akçeli işler, komisyonlar bu işin gerçeği.
- Sportif başarı ile primler ve teşvikler arasında uçurum var. Futbolumuz ne yazık ki kalite olarak bir türlü yükselişe geçemiyor.
- Reyting kaygısı ile sürekli hakem hatalarını konuşan, rabarba yapan, şiddet eğilimli, hatta hakarete yakın tarzda yapılan yayıncılık anlayışı; TV, gazete, sosyal medya, Youtube ya da diğer mecralardaki tetikçiliğe varan çıkar odaklı yayınlar.
- Genç yaşta yüksek paraya kavuşan futbolcuların spor disiplininden uzak yaşam tarzı ve davranışları
Listeyi uzatmak mümkün, ben yayının linkini aşağıya bırakıyorum. Bakmak isterseniz. Ama tüm bu sorunlara neşter atmanın zamanı geldi de geçiyor bile...