Bir yakınınız hasta olduğunda çok daha iyi anlıyorsunuz, doktorundan hemşiresine, ambulans şoföründen hasta bakıcısına kadar sağlık çalışanlarının ne kadar kıymetli bir iş yaptığını. Minnetinizi ifade edecek cümle bulamıyorsunuz, sadece ettiğiniz hayır dua ve teskin tatmin ediyor sizi.
Doktorların zorlu ve upuzun bir eğitim sürecinin ardından 7/24 canı yanan insanlarla, hasta adına korkan, telaşa kapılan hasta yakınlarıyla muhatap olmaları çok etkiler beni. Bir tür fedakârlıktır çünkü bu.
Doktorsanız bir yandan herkes gibi hayatın neşesini, hafifliğini yaşar; öte yandan insan bedeninin ağırlığını, naifliğini, ona acı verdiğini, son nefeste bedenden canın çekiliverdiğini görürsünüz. Bütün bunlar olurken hayat devam eder ve siz hayatla ölüm arasındaki sarkaçta tüm bunlara hem tanıksınızdır hem hekim.
Bu gibi şeyler doktorlara duyduğum saygıyı ve minneti artırıyor. Üstelik ülkenin en zeki, en disiplinli gençlerinin bu zorlu zahmetli alana yöneliyor olması daha duygulandırıyor beni. Onlar ve aileleri adına gurur verici bir seçim.
Aynı emek ve minnet diğer sağlık çalışanları için de geçerli. Büyük bir özveriyle çalışıyorlar. Bizim çaresiz kaldığımız yerde onların şifalı merhametli elleri değiyor hastalarımıza.
Allah razı olsun hepsinden.
Uzaktan sağlık hizmeti bir devrimdir
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca dünyayı sarsan Covid-19 virüsüne karşı zorlu bir süreci yönetirken bir yandan da sağlık hizmetlerinde iyileştirmeler yapıyor.
Geçen hafta hayata geçtiğini açıkladığı "uzaktan sağlık hizmeti" bunlardan biri. Anladığım kadarıyla bu sayede hasta hastaneye gitmeden teknolojinin imkânlarıyla evden muayene olacak. Her hastane değil uygun teknolojik alt yapısını sağlayan hastaneler bu hizmeti sunabilecek. Muhtemelen hafif seyreden durumlarda muayene olmak, teşhisi konulmuş hastalıkların takibini yapmak, e-reçete yazdırmak, rapor almak için kullanılacaktır.
Özellikle pandemi ortamında hastaneye gitmekten çekinen ya da hastaneye giderek zaman kaybetmek istemeyenler için.
Yatan hastaya evde rapor
Ama sözü asıl getirmek istediğim yer şurası:
Yeni düzenlemeye göre bundan böyle yatağa-cihaza bağımlı yetişkin ve çocuk hastaların sağlık raporu almak için hastaneye gitmesine gerek kalmayacak. İstedikleri rapor evlerinde düzenlenecek. İlaç, mama, bez ve tıbbi cihazları evlerinden çıkmadan almaları sağlanacak.
Pilot uygulama Bilecik, Sinop ve Tunceli'de başlamış. İnşallah pilot illerde başarılı olur ve bir an önce ülke genelinde yaygınlaşır.
Yatağa bağlı hastaların evde bakımı da hastaneye taşınması da hem hasta hem hasta yakını için hayli zor ve eziyetli, insanın gönlünü ezen bir iş. Hiç değilse prosedürle ilgili işlerin evde, hastayı hırpalamadan yapılması minnetle kabul edilecek bir hizmettir.
Devletin 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve kimsesiz vatandaşlarına ve yatağa bağımlı yaşayan kişiye bakan hasta yakınlarına da maaş ödediğini hatırlatarak bağlayayım sözümü. Bunlar sosyal devletler için önemli hizmetlerdir. Allah devletimize zeval vermesin.
Şunu da duyurmuş olayım son olarak. Dün duydum ki böbrek yetmezliği yaşayan hastaların diyalize girmek için evden hastaneye, diyaliz merkezine taşınmasına gerek kalmamış artık. Evde diyaliz dönemi başlamış ve bu sayede hasta hem eziyetten hem zaman kaybından hem de ilaç masrafından kurtulabiliyormuş.
Sağlık hizmetlerinde Türkiye'ye çağ atlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya, önceki sağlık bakanlarımıza ve emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.
Medyanın sağlık yayınları yetersiz
Ve bir meslektaş uyarısı: Haber kanallarımız akşam saatlerini birbirini tekrar eden kısır tartışmalarla harcamak, eğlence kanallarımız gündüz saatlerini kriminal ve marjinal vakalarla doldurmak yerine bu tür umut veren taze haberlerle değerlendirse çok daha faydalı bir yayıncılık yapmış olurdu.
Türkiye pek çok alanda önemli atılımlar yatırımlar yapıyor ama bunlar ekranlara neredeyse hiç yansımıyor. Var olan sağlık haberleri rutin tanı-tedavi programları. Onların da önemli bir kısmı estetik ve sağlıklı beslenmeyle ilgili zaten. Bunlar da olmalı elbette ama güncel sağlık hizmetleri hakkında daha fazla bilgi vermek medyanın görevi olmalı.
Ekranlarımız gerçeği yamultan umut kırıcı, toplum olarak kendimize ve birbirimize sevgimizi, saygımızı, tahammülümüzü zorlayan yayınlarla dolu (ki hepimiz bıktık bunlardan).