Bu sütunda hep normali savunageldim.
Normalden sapıldığı ölçüde de başımız beladan hiç kurtulmadı, kurtulmuyor, kurtulmayacak da; hem siyasi hem iktisadi olarak.
Bu hafta yine iki ANORMAL olaya şahit olduk, oluyoruz; işin en anormal yanı da bu anormalliklerin ülkemizde çok ama çok geniş kitleler tarafından, özellikle de beş-on sene önce bu işleri çok anormal bulmuş olanlar tarafından normal imiş gibi algılanıyor olmaları.
Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantıları bugün (dün) başladı.
Neresinden bakarsanız bakın anormal işlerle karşı karşıyayız; YAŞ toplantılarının basına yansımaları, YAŞ teamülleri, YAŞ hukuku, mesela, siyasi otoritenin bir Kara Kuvvetleri Komutanı bile önerememesi, hepsi baştan aşağı anormal meseleler.
Ama en anormali YAŞ toplantılarına Başbakan’ın başkanlık etmesi.
YAŞ dediğiniz, standart olması gereken bir kamu hizmeti üretim biriminde çalışanların emekliliklerinin, terfilerinin, vs. yapıldığı toplantılardır, Maliye Bakanlığı terfilerinden özünde en küçük bir farkı yoktur.
Böyle bir toplantıya Milli Savunma Bakanı neden başkanlık yap(a)maz, anlamak imkansızdır.
Milil Savunma Bakanı bir YAŞ toplantısına başkanlık yap(a)mıyor, Genelkurmay Başkanı kendisine bağlı bile değilse, ne iş yapar, gerçekten anlamak yine imkansızdır.
Bizimki gibi anormal bir siyasi sistemde Milli Savunma Bakanı’nın, savunma bürokratlarının yani askerlerin kendisine bağlı bile olmadığı bir sistemde, görev tanımını bilen var mıdır?
Ağustos’un ilk günlerinde Başbakan’ın başkanlık yaptığı, paşaların gülmemeyi ciddiyet sanarak katıldığı, ekranların, gazetelerin birinci konusu YAŞ toplantıları, sizi temin ederim, bir yeni Türkiye, bir ileri demokrasi görüntüsü vermiyorlar.
Bu görüntüler askeri vesayet günlerinin görüntüleridirler, kimse kendini kandırmasın.
İkinci konu çok daha karmaşık bir konu.
Bu hafta, Yargıtay BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e “onbaşı” dediği için tazminata mahkum etti.
Bir askere, rütbesi ne olursa olsun, onbaşı demek neden hakaret olur, anlamak yine mümkün değil, “onbaşı” kelimesi bir hakaret midir, bundan sonra Orgeneral Özel emrindeki onbaşıların suratına nasıl bakacaktır?
Bu konu da bana sağduyusunu hep takdir edegeldiğim Sayın Cumhurbaşkanımızın, densiz bir eski CHP milletvekili hanımın kendisine “ermeni” dediği için hakaret davası açmasını hatırlattı; Sayın Gül, bu olaydan ermeni yurttaşlarımızın ne kadar üzüntü duyduğunun bilmem farkında mıdır?
Özel-Demirtaş konusu Necdet Özel’in anadilde eğitimi kabul etmeyeceklerini açıklaması ile başlamış bir konu.
Anadilde eğitim konusu bir Genelkurmay Başkanı’nın işi midir?
Emrinde tanklar, toplar, uçaklar, yaklaşık bir milyonluk ordu bulunan birinin bir yasal düzenleme hakkında böyle konuşması normal midir?
Askeri yargı bir subayın siyasi demeç vermesi karşısında ne yapabilmektedir?
Yasalar subayların siyasi demeç vermelerini yasaklamamakta mıdır?
Yargıtay hakimleri gerçekten hukukçu mudurlar?
Subaylar için yasalarca suç olan siyasi demeç verme konusunda hukuk sistemi bir şey yapamıyor ise, yapamaz iken, bu demeç karşısında Genelkurmay Başkanı’na “onbaşı” diyen bir parti eşbaşkanına ceza hükmetmek Yargıtay hukukçusu kimliğiyle bağdaşır mı?
Yargıtay üyeleri, Demirtaş’ı mahkum eden hukukçular, bir hukuk sisteminde (!) bir Genelkurmay Başkanı siyasi demeç verdiği için, yasalara rağmen yargılanamıyor ise, bu Genelkurmay Başkanı’na “onbaşı” diyen bir siyasiye ceza vermeyi anayasanın eşitlik ilkesi ile nasıl bağdaştırıyorlar?
Demirtaş hemen Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunsun, merak ediyorum, Anayasa Mahkemesi AİHM içtihadını bu konuda ne kadar uygulayabilecek?
YAŞ, Demirtaş’ın Yargıtay tarafından mahkum edilmesi bu haftaya damgasını vuran askeri vesayet görüntüleri.