GEÇEN haftaki yazımda, yaşlılığın tanımından ve kötü yönlerinden bahsetmiştim. Bu hafta avantajlı yönlerinden bahsedelim istedim. Gülmeyin, çok var, şaşıracaksınız.
Basel üniversitesince yapılan bir çalışmada, kişilerin yaşlandıkça kendine güvenlerinin arttığı, pozitif düşüncenin hâkim olmaya başladığı gösterilmiş 85 yaş civarında ki kişiler kendilerini18 yaşında olduklarından daha mutlu hissediyorlarmış. Stres ve endişe belirgin miktarda azalıyor, duygusal stabilite artıyormuş. Hayatta pek çok şey belirginleştiği için, nasıl bir kariyer yapacağım, evliliğim nasıl olacak gibi endişelerin tamamen ortadan kalkmasıyla huzur artıyormuş. Öncelikler kalan günlerin az olduğunun fark edilmesiyle, değişiyormuş. Kişiler kendilerini olduğu gibi kabul etmeye ve çevrenin ne dediği ile ilgilenmemeye daha eğilimli oluyormuş. Mesela bir ayakkabı veya kıyafet seçilirken, görüntünden ziyade rahatlığına bakılmaya başlanıyormuş. Aileye daha çok zaman ayırmak öncelik oluyor, ufak şeylerden mutlu olma şansı artıyormuş. Kötü haberlere karşı daha az ilgiliyken, iyi haberlere daha açık olunuyormuş.
Yaptıkları iş konusunda ki tatmin, belirgin bir şekilde artıyormuş. Associated Press & NORC Center For Public Affairs’in yaptığı bir çalışmaya göre, 50 ve üstü kişilerde ki yaptığı işten tatmin olma oranı yüzde 92’lerdeyken, bu oran gençler de yüzde 38 miş. Her ne kadar belirli bir yaştan sonra beyin hücrelerinin ölmeye ve azalmaya başladığı bilinen bir gerçekse de, yaşlılığın buna cevabı oldukça ilginç. Gençler beynin sadece bir hemisferini kullanırken, orta yaş ve üzeri kişiler beynin her iki tarafını da kullanabiliyormuş. Böylece gençlerin aksine, detaylara fazla takılmadan büyük resmi daha net görebiliyor,daha iyi bir şekilde sorunları çözüp, olaylara çok daha akılcı bakabiliyorlarmış.
Yaşanmış olayların ve bilginin toplamını ifade eden ve sorun çözmenin temelini oluşturan ‘ kristalize zekânın’ en yüksek noktaya çıktığı yaş 60’ların sonu 70’lerin başı olarak tespit edilmiş. Bu durum özellikle belirli kültürlerde ki bilge kişi ve bilgelik vasfını çok iyi açıklıyor. Yani gençliğin enerjisine karşı, yaşlılığın bilgeliği. Yani yaşlılık sanıldığı gibi, insanların oturup ölümü beklediği, kafasının karışmaya başladığı bir dönem değil. Aksine her şeyin çok daha net ve saf olarak algılandığı bir dönem. Gençler farkına varsınlar ki, yaşlılar onların bir takım hezeyanlarına, bıyık altı gülerek bakıyorlar. Yazımı, çok sevdiğim bir film ‘This must be the place’de Sean Penn’in canlandırdığı emekli rock yıldızı Cheyenne’nin bir repliği ile bitirmek istiyorum. ‘Bir gün, farkına varmadan ‘Hayatım şöyle olacak’tan ‘hayat bu noktasına geçilir.’ Yaşlılığı ve bilgeliği en iyi özetleyen cümlelerden biridir bu. Sağlıcakla kalın!