Yaş ilerledikçe azalan enerji tüketimine bağlı olarak harcanan enerji de azalıyor. Ancak bu durum yaşlı bireylerde daha düşük besleyici gereksinimi bulunduğu şeklinde yorumlanamaz. Bununla birlikte bazı vitaminlerin seviyesinin, yaşa bağlı değişen metabolizma ve emilim farklılıkları göz önüne alınarak tekrar değerlendirilmesi doğru olacaktır.
Genç ve yaşlı bireylerde A vitamini günlük gereksinimi (GG) aynıdır. Ancak 60 yaş üzeri bireylerde A vitamini emiliminin daha yüksek olması nedeniyle, düşük seviyede A vitamini alınması durumunda bile vücutta normal seviyenin sağlanabildiği görülmektedir. Diğer taraftan, yüksek miktarda A vitamini kullanımının D vitamini yetersizliği olan kadınlarda kemik erimesine bağlı kırık riskini artırabildiği bildirilmektedir. Bu bakımdan izin verilen A vitamini üst sınırı günde 3 miligram olarak gösterilmiştir.
B grubu vitaminlerden tiamin (B1 vitamini), riboflavin (B2 vitamini) ve folik asitin GG genel olarak yaşa bağlı değişim göstermemektedir. Ancak fazla alkol kullanan bireylerde tiamin emilimi sorununa bağlı olarak tiamin desteği uygulanması gerekir. Diğer taraftan ileri yaşlarda daha sık olarak ortaya çıkan konjestif kalp yetmezliğine bağlı olarak uygulanan idrar artırıcı tedavisi aşırı tiamin kaybına yol açabilmektedir. Yapılan bir çalışmada ileri yaşta bireylerde yüzde 21 olan tiamin eksikliği olasılığı, konjestif kalp hastalarında yüzde 98’e yükselmektedir. Bazı klinik çalışmalarda konjestif kalp hastalarında tiamin desteği uygulanmasının bazı kardiyak parametrelerde olumlu gelişme sağladığı gözlemlenmiştir.
B6 EKSİKLİĞİ KANSERE YOL AÇIYOR
Deneysel olarak B6 vitamini eksikliğinin vücutta interlökin-2 üretimini bozarak lenfositlerin mitojen uyarılarına cevabını baskıladığı gösterilmiştir. Bu bakımdan B6 vitamini eksikliğinin çeşitli kanserlerin oluşumunda ve ayrıca kalp-damar hastalıkları ve algılama bozukluklarında rol oynaması söz konusu olabilir. Bu nedenle bazı ülkelerde normalde 1,2-1,4 olan GG’in, 60 yaş üzerinde 2,0-2,9 miligrama kadar yüksek oranlarda önerildiği görülmektedir.
B12 vitamini için kaynak et, yumurta ve süt ürünleri gibi hayvansal besinlerdir. B12 vitamini eksikliğine yol açan en önemli sorun mide-bağırsak sisteminden düşük emilim oranıdır. Özellikle ileri yaşlarda azalan paryetal hücre aktivitesi ile birlikte mide asit salgısının azalması sonucu proteinlere bağlı B12 vitamininin serbest hale geçememesine bağlı olarak B12 vitamini emilimi mümkün olamamaktadır. Tabi aynı durum gastrit, reflü vb. şikâyetler için yaygın olarak reçetelenen mide asidi baskılayıcı ilaçlar ve metformin kullananlar için de söz konusudur. Bu nedenle 50 yaş üzerinde bireylerde B12 vitamini destek ürünleri ya da B12 vitamini zenginleştirilmiş besinlerin kullanılması önerilmektedir. B12 vitamini eksikliğinin yol açtığı sorunların başında gelen kansızlık gibi hematolojik bulguların yanı sıra algılama bozuklukları ve psikolojik semptomlar görülebilmektedir. Ancak hematolojik bulgular olmadan ortaya çıkan algılama ve psikolojik sorunların B12 vitamini eksikliğine bağlı olup olmadığını tespit etmek zordur. Diğer taraftan, bu durumun tedavisinde sınır değerlerinde B12 vitamini desteği uygulanmasının algılama işlevleri üzerinde yararı bulunamadığı bildirilmektedir. Bu amaçla GG değerinin onbin katına (30 miligram) kadar olan miktarlarda uygulanması önerilmektedir.
D3 vitamini, folat eklenmiş süt ürünleri ve tahıllar haricinde, beslenme yoluyla kısıtlı miktarda alınabilmektedir. İleri yaşlarda derinin D vitamini üretimi kapasitesinin düşmesi ve bireylerin kapalı ortamlarda daha fazla zaman geçirmesi nedeniyle özellikle 50 yaş üzerinde bireylerde oral yolla günde 15-20 mikrogram D3 vitamini desteği uygulanması önerilmektedir. D vitamini desteğinin yaşlı bireylerde kırık riskini azalttığı hususunda fikir birliği bulunmaktadır. Klinik çalışmalar günde en az 17-20 mikrogram D vitamini desteğinin kalça kırığı riski yüzde 26 azaltabildiği, buna karşılık 10 mikrogram dozda kırıklar üzerinde belirgin bir yararının bulunmadığı bildirilmektedir.
Antioksidan etkisi nedeniyle E Vitamini bakımından zengin diyetlerin koroner arter hastalıkları gelişimine bağlı ölüm riskini azaltabileceği yönündeki hipotez E vitamini desteği uygulanan randomize kontrollü çalışmalarda doğrulanamamıştır. Benzer şekilde, diyetle alınan E vitamininin algılama bozuklukları riskini azaltacağı şeklindeki öneri de klinik bulgular ile desteklenememiştir. Alzheimer hastalığı gelişimi yüksek riski olan hafif algılama bozukluğu hastalarında yüksek doz E vitamini (2000 ünite) uygulanması ile bile bu süreç engellenememiştir.