Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘aile planlaması’ ile ilgili sözleri bir kesimin çok ilgisini çekti.
“.. Zürriyetimizi artıracağız. Neslimizi çoğaltacağız nüfus planlamasıymış, doğum kontrolüymüş hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayış içinde olamaz....” Şimdi, “sevişirim evlenmem, hamile kalırım doğurmam” sloganıyla sokağa dökülen ahlâksız bir kitleye anlatmak güç elbette.. Fakat yerli ve milli olma vurgusu işte tam da burada önem arz ediyor.. Eurostat’a göre, Avrupa’da halen 65 yaş üstü nüfus, hızla artıyor.. Çalışma çağındaki insanların sayısı ise azalıyor. Bu neticeyi ortaya koyan doğurganlık verilerine baktığımızda, ortalama kadın başına 1,2 çocuğun düştüğünü görüyoruz..
AB’nin en büyük ekonomisi Almanya’da bile bu oran 1,4.. Peki Cumhurbaşkanı sıklıkla ne tavsiye ediyor? “.. En az 3 çocuk..” Yani.. Yaşlanmış Avrupa ile rekabet edebilecek bir güce sahip olmayı telkin ediyor.. Özetle, “.. Artık kendinizi düşünmeyi bırakın da, memleket için bir şey yapın “ diyor..
Bu dış destekli ‘Gezi Kalkışması’ bileşenlerinin bu sözler karşısında ayağa kalkmaları gayet normal..
Biz böyle miydik?
Edirne Müftüsü Emrullah Üzüm’ün sözleri tartışma başlattı.. Üzüm, diyor ki; “..mazereti olup da oruç tutmayanlar için açık kalacak olan lokantalar, dükkanlarını perdeyle kapatarak hizmet versin..” Kendi toplumuna yabancı bir kesim eleştiriyor bu sözleri..
Açık söyleyeyim, ben de eleştiriyorum. Ama o zevzeklerin bakış açısıyla değil.
Benim eleştirmem tamamen bu tavsiyeye ihtiyaç duyacak hale gelmemizden kaynaklanıyor..
Bu bize yakışmaz!
Berkin Elvan’ın ölü bedenini, Faşist kalkışmaya kalkan yapan bizzat DHKP-C terör örgütüydü.. Şehit savcımız Selim Kiraz’ı katleden alçak aşağılık terörist, bu kahpe saldırısında ‘Berkin’ figürü üzerinden sembolleştirme yapmıştı.. Hatırlayın babası “bizim kan davamız yok” dediğinde o terörist, “sen karışma, Berkin, bizim örgütümüzün meselesidir” deyip, ailesinin bile söz söylemesine izin vermemişti.. Şimdi DHKP-C karşıtı herhangi bir politik tavırda karşılarında Berkin’i bulunca tepki göstermeye hakları yok.. Bu işin bir tarafı.. Diğer tarafında ise sahiden ölmüş bir çocuk var.. Bize yakışan, onlar istese de, bunu kullanmamaktır.. Gezicilerle aramızda fark olsun..
Goril kafesindeki sizin çocuğunuz olsaydı!
ABD’de bir çocuk, hayvanat bahçesindeki goril kafesine düştü..
Bunun üzerine hayvanat bahçesi yetkilileri, gorili silahla vurarak öldürdü. Dünya bu olayın ardından ikiye bölündü..
“Gorilin öldürülmesi şart mıydı?” Görüntüler bir kez daha kare kare incelendiğinde acı gerçek ortaya çıktı. Meğer ‘Harambe’ isimli goril, çocuğu öldürmeye değil, kurtarmaya çalışıyormuş.. Bu yeni bilgi hayvanseverleri bir kez daha ayağa kaldırdı. “Yazık oldu Harambe’ye”.. Tek soru: “O gorilin yanına düşen sizin çocuğunuz olsaydı?..” Ben yanıtımı vereyim.. Kendi ellerimle öldürürdüm. “Acaba kurtarmaya mı çalışıyor” diyerek tepkisini ölçemeyeceğim bir hayvanın vicdanına bırakmazdım evlâdımı..
Emin olun o hayvanseverler de bırakmazlardı.