İstatistiklere göre Alman nüfusunun yüzde 42’si 50 yaşın üzerinde. Pazar günü liderini seçecek olan Almanya’nın bana göre en önemli özelliği artık yaşlanmış olan demografik yapısı.
Gelecekteki politikalarını işte bu buz gibi çarpıcı gerçek belirleyecek.
İşgücü ihtiyacı nedeniyle göçmen politikalarını da gözden geçirmesi gerekecek.
Almanya, demografik gerçekleri nedeniyle inişe geçmiş bir ülke ve göçmenlere ihtiyacı var.
İş gücü için göçmenlere ihtiyaç duyan bu ülkenin çalışma bakanı bizzat İspanya’dan göçmen işçi istemiş.
Almanya’daki Türklerin orada yaşanan göçmen karşıtı olaylar ve Türkiye’de yakalanan refah seviyesi nedeniyle yarattıkları bir “tersine göç” fenomeni söz konusu.
Almanya’ya giden Türklerin sayısı, istatistiklere göre son yıllarda Türkiye’ye kesin dönüş yapan göçmenlerin sayısının altına düşmüş durumda.
Ancak, yaşlanmakta olan Almanya, işgücü ihtiyacı nedeniyle her ne kadar “kalifiye” dipnotu düşmüş olsa da göçmenlere daha farklı davranmak zorunda artık. Kaçarı yok.
Parçaları yan yana koyunca, gurbetçilerimizi daha iyi günler bekliyor gibi geliyor. Tabi seçimlerde seslerini gür bir şekilde duyurarak ve “biz buradayız” mesajı vererek.
Merkel Avrupa’nın yeni lideri mi?
Yaşlı Almanya, Avrupa’da ekonomik krizle en iyi başa çıkabilmiş ülke aynı zamanda.
Öyle ki ekonomik kriz nedeniyle, Avrupa’da seçime giren 8 lider koltuğunu kaybetti. Ancak gelen işaretlere göre Angela Merkel, Pazar günü gerçekleşecek seçimlerde bu ezberi bozacak.
Bu nedenle hafta boyunca batılı gazete ve dergilerde çıkan analizlerde Merkel için “Avrupa’nın yeni lideri” tanımı yaygın olarak kullanıldı.
Fransa lideri François Hollande, İngiltere Başbakanı David Cameron’un popülariteleri ekonomik kriz nedeniyle düşerken, Suriye krizinde tamamen dibe vurdu. Avrupalı liderler arasında Merkel’in adı seçim sürecindeki ihtiyatlı tutumunun da etkisiyle ön plana çıktı. Her ne kadar Maliye Bakanı Wolfgang Schauble, Almanya’nın bu liderlik pozisyonuyla ilgili analizleri yalanlasa da, zayıf bir Cameron ile Hollande karşısında seçimden güçlenerek çıkması muhtemel bir Merkel’in özelikle ekonomi politikalarında ve finans krizinde farklı açılımlarını beklemek gerçekçi olacak gibi.
Ve tabi, bölgesel-stratejik konu başlıklarında da...
Suriye konusunda kaçak güreşen bir Berlin
Suriye konusunda kaçak güreşen Almanya topa girmeyerek, yıpranmamayı da başardı kısa vadede.
Ancak, Suriye’nin kimyasal silahlarının tartışıldığı bugünlerde, hem sosyal demokrat Gerhard Schroeder’in hem de Hıristiyan Demokrat Angela Merkel’in başbakanlıkları döneminde Suriye’ye kimyasal silah kullanımında kullanılmış olması muhtemel madde satmış olması da ahlaki bir soru işareti doğurdu elbette. Uzun vadede ciddi bir sorumluluk getirdi bu konu.
Kirli eller koalisyonu hakkında fikir veren bir örnek aynı zamanda.