Hakkâri Üniversitesi 1. Sınıf öğrencisi Zafer Tekman ve İdris Doğan, 27 Mayıs 2015 tarihinde PKK sempatizanı olan öğrencilerle girdikleri tartışma sonrasında örgüt elemanlarınca kaçırılırlar. Tartışmanın 7 Haziran seçimleri öncesinde seçim atmosferinin oluşturduğu gerginlikten kaynaklandığı aşikâr. Yaşanan gerginliğin siyasi boyutunun yanında dini faktörlerden kaynaklandığını ifade eden görgü tanıkları da yok değil. O tartışma yaşanana kadar öğrencilerin dindar kimliklerinden dolayı tehdit edildikleri basına yansıyan bilgiler arasında. Özellikle Ağabeyinin açıklamalarına göre Zafer Tekman’ın İslami yaşantısı okulda ilk yılını zor şartlarda tamamlamasına sebep olan en önemli faktörlerin başında geliyor ve bunun yanında okulda haraç toplayan PKK’lılara karşı para vermediği için Zafer’in huzursuz edildiğini de dile getiriyor.
İdris Doğan’ın sonradan serbest bırakılmasına rağmen Zafer Tekman’dan şuana kadar haber alınabilinmiş değil. Örgütün ‘Onları sorguladıktan sonra bırakacağız’ demesine rağmen şuana kadar Zafer’den bir haber alınamamış. İdris Doğan’ın ifadelerine göre kendilerinin PKK’lılar tarafından kaçırıldığı şüphe götürmez bir gerçek olsa da malum medyanın bu durumu ‘PKK öğrenci kaçırdı iddiası’ ile vermesi başka bir üzücü durum, ama konumuz bugün medyanın olaya bakış açısı da değil.
‘Bu ülkede namaz kılmak suç mu?’ diye sorarken ‘Hani analar ağlamayacaktı?’ diye ikinci bir soru ile acısının düzeyini belli etmeye çalışıyor anne Hüsna Tekman. Ramazan ayında oğlunu kaçırıp Ramazan Bayram’ını evlatsız geçirmesine sebep olan örgütün, anneyi Kurban Bayram’ında da evladından ayıracağına ve bir bayramı daha buruk yaşatacağına şahit oluyoruz. ‘Yüce İsa’ seslenişi ile dua edip İslam’ın gereklilikleri ile alay eden bir zihniyetin iki bayram üst üste ailenin yaşadığı acıyı anlamalarını beklemek zannedersem biraz saflık olacak.
İslami değerleri yaşayan bir öğrencinin kaçırılması ile verilmeye çalışılan bir mesaj söz konusu. Özellikle bu mesaj doğu ve güneydoğudaki tüm üniversite öğrencilerine verilmeye çalışılıyor. KCK ve onun gençlik yapılanması olan YDG-H’nin ülkemizin tüm üniversitelerinde, özellikle son dört yıldır, terör örgütü PKK’nın faaliyetlerini hâkim kılmaya çalıştığını söylesek yanlış olmaz. Daha önceki yazılarımızda örgütün İslam dinine yönelik rahatsızlığını gösteren uygulamalarına da dikkat çekmiştik. 7 Haziran seçimlerinden önce kaçırılan dindar ailelerin çocuklarının yanına şuan kaçırılan yeni çocukların eklenmesi ve hesapladıkları kurgunun 1 Kasım seçimlerine yönelik olduğunun söylenmesi, klişe kalacak ama yine görünen en net doğrulardan biri olarak söylenmeye devam edilecek.
***
Önceki aylarda birçok yazıya konu oldu Yasin Börü. Bayram dolayısı ile yaşanan acı olayı tekrar buraya yazıp ailenin yarasını yeniden kanatmaya gerek yok diyeceğim, ama o yaranın ailede kapanacağını da söylemek çok zor olacak. Geçen yıl Kurban Bayram’ında dini görevlerini yerine getirmede hassasiyeti ile bilinen bir gencin acımasızca öldürülmesi, bugün yine dini değerlerini yaşayan bir öğrencinin kaçırılarak ailesinin ve kendisinin cezalandırılması, aslında Cizre’yi Gazze’ye benzetenlerin görmek istemediği gelişmelerden.
‘Cizre’yi Gazze’ye çevirdiler’ algısı ile İsrail’in yaptığı katliamları Türkiye ile özdeşleştiren zihniyetin kendisini ele verdiği bir durum var ortada. İsrail terör devleti bilindiği gibi İslam âleminin dini bayramlarında Filistinli Müslümanlara saldırmaktan zevk alırken, Cizre’deki halkı cezalandırıp sözde öz yönetim ilan edenler, iki bayram üst üste bir genci annesinden uzakta bayram yaşatarak açığa düştüklerinin farkına varamıyorlar. Veya geçen bayramda olduğu gibi et dağıtımı yapan bir genci acımasızca öldürebiliyorlar. Soralım o zaman! İsrail’in Filistinli Müslümanlara yaptıkları ile PKK’nın Müslüman Kürtlere yaptıkları arasındaki benzerlikleri görebiliyor musunuz? Zannedersem görmek istemiyorsunuz.
İşte her şey ortada apaçık dururken maalesef, Yasin’den Zafer’e buruk bir Bayram daha yaşıyoruz.
(Not: Ülkemizin ve tüm Müslüman âleminin Kurban Bayramı’nı kutlarken şehit olan tüm güvenlik görevlilerimize Rabbimden rahmet diler, bilhassa anne ve babalarının ellerinden öperim. Sağlıklı ve huzurlu nice Kurban Bayram’larına ulaşmanız dileğiyle...)