Benim inancıma göre, bir kişiye yapılan haksızlık bütün insanlığa yapılmış gibidir.
Onun içindir ki her dönemde haksızlıklara karşı tüm gücümle mücadele etmişimdir.
Haksızlığa uğrayan kim olursa olsun, onun yanında olmuşumdur.
Haksızlık yapan kim olursa olsun, onun karşısında olmuşumdur.
Bu benim başta darbe dönemleri olmak üzere, her dönemde sergilediğim duruşumdur.
Eğer pek çok köşe yazarı benim için “Sağcısından solcusuna kadar herkesin saygı duyduğu bir insan” diye yazılar yazmaktaysa, bunun bir nedeni de budur.
Eğer sağcısıyla solcusuyla pek çok aydın, kanaat önderi benim için “Ülkenin vicdanı” diyorsa, bunun bir nedeni de budur.
Böyle bir insan olduğum için Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in son açıklamasına büyük tepki duyuyorum.
Doğu Perinçek’i “Türkiye’nin vicdansızı” ve de “Türkiye’nin faşisti” ilan ediyorum.
Çünkü Doğu Perinçek’in son açıklaması kadar vicdansız, faşist bir açıklamayı hiçbir siyasetçi yapmadı.
Hiçbir siyasetçi haksızlığa uğrayanlara onun kadar vicdansız ve faşistçe davranmadı.
Doğu Perinçek, cezaevlerine atılanların ya da işten atılanların arasında haksızlığa uğrayanların bulunduğu iddiaları üzerine bir açıklama yaptı.
Yaptığı bu açıklamada “Haksızlığa uğrayanlar var, ama bu haksızlıklar görmezden gelinmeli” diyor.
Bu ve benzeri sözleriyle adeta Hitler gibi konuşuyor.
Neyse ki AK Parti iktidarı, Doğu Perinçek gibi haksızlıkların görmezden gelinmesini istemiyor.
Zaten bunu istemediği için, haksızlığa uğrayanların başvuracağı bir komisyon oluşturmuş bulunuyor.
Bu komisyon mümkün olduğu kadar hızlı çalışmalıdır.
Mümkün olan en kısa süre içinde haksızlıklar giderilip haksızlığa uğrayan bir kişi bile bırakılmamalıdır.
Bu konuda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile yaptığımız görüşmeyi anlatmanın da zamanıdır.
Çok kısa süre önce bir gün telefonum çaldı.
Arayan İçişleri Bakanıydı.
Sitemkâr bir ses tonuyla “Bugünkü yazınızla bizi üzdünüz Lütfü Bey” diyerek söze girdi.
Ben o günkü yazımın bir bölümünde süresiz açlık grevi yapan akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça’nın, “Sırf muhalif olduğumuz için FETÖ’cü muamelesine tabi tutulup işimizden atıldık” şeklindeki savunmalarından bahsetmiştim.
“Eğer sırf muhalif oldukları için işten atılmadıysalar, inandırıcı delillerle toplum bu konuda ikna edilmeli” demiştim.
İşte bu yazım üzerine beni arayan İçişleri Bakanı, “Bunlar DHKP-C’li” dedi.
Benim “Ama onların avukatları da DHKP-C’li olduklarına dair hiçbir mahkeme kararı olmadığını söylüyor” demem üzerine görüşmemiz gerginleşti.
Ancak hakkını teslim etmeliyim ki, teröre karşı kelle koltukta savaşmanın gerginliği içinde olmasına rağmen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Doğu Perinçek vari bir zihniyet sergilemedi.
Doğu Perinçek gibi “Teröre karşı savaşırken haksızlıklar görmezden gelinmeli” demedi.
Haksızlıkları gidermek için bir komisyon kurduklarını, haksızlığa uğrayanların bu komisyona müracaat edebileceklerini belirtti.
İyi ki bu ülkenin İçişleri Bakanı da bu ülkenin iktidarı da Doğu Perinçek’le aynı zihniyette değil; yoksa ülke Hitler Almanyası’na dönerdi!