Zorlu ekipler kurada bir araya düştüğünde “ölüm grubu” nitelemesini yapıştırırız... Dediğimiz yerindedir. Ama yaşamayı bilene vızıltıdır futbolda ölüm.
İspanya ile Hollanda anlattı bunu taze taze... İyi isen bunu hep göstereceksin. Verimlilikte ara verdin mi seni tepeliyorlar. Çünkü başka iyiler de var.
Ulema futbolu karmakarışık bir yapı içine sokar ve bazan kendi de oradan çıkamaz! Ancak futbol o denli karmakarışık yapı taşımaz. Günümüzde, iyi olmadığını varsayan takım, rakibinin kendisinden üstünlüğünü peşinen kabullenip, savunma oyununu benimsiyor. Ama üzerine kontratak ekliyor. Tabii bunu da iyi yapan var, yapamayan var. Belçika ‘iyiyim’ deyip pas oyununu yeğledi, ne var ki tempo katamadan yetersiz uyguladı. Cezayir savunma oyununa sarılıp sürpriz atakları kovaladı. Belçika gerçeği görüp miskin pasları bırakarak dinamik oyuna yönelince maçı kopardı.
Kupa, futbol, ülkesinde şampiyonluk arayan Brezilya... Evet ama Brezilya-Meksika maçında bir başka takıma, maçı yöneten Türk üçlüye kilitlendik.
Doğan Babacan 40 yıl önce Dünya Kupası’nda düdük çalarken henüz doğmamış olan Cüneyt Çakır çıktı sahaya dün. Tarık Ongun ve Bahattin Duran ile birlikte. Dünya Kupası düzeyinde hiç olmayacağını sandığımız hakem hatalarına tanık olarak düne geldiğimizi düşünerek onları geniş bir hoşgörü ile değerlendirdim. Ama görmezden geleceğimiz hataları olmadı. Bir başka boyuta da kaydı kafam: Bir başarısızlık duygusuna kapıldım. Çakır’ın Brezilya’da olması mutluluğumuzdu, ama Babacan ile Çakır arasında 40 yıl olması da ayıbımızdı. Verimde devamlılığı hakemlikte de kaçırmıştık. Artık yakalayacağız dilerim.
Brezilya bildiğiniz gibiydi dün. Meksika bildiğimizden iyiydi. Maçın tadını onlar verdi.