Beynimizi öyle yıkamışlar ki, başlığı okuyunca aklınıza "laiklerin yaşam tarzına müdahale" geldiğinden eminim. Çünkü; çeyrek asırdır onlar bağırıyor!
Çünkü bu ülkede, istediği gibi yaşama hakkı olan sadece onlardır! Bu sebeple de, ancak; laiklerin veya Kemalistlerin yaşam tarzına müdahale, "gündem" olabilir! Diğerlerinin "insan" olduğu bile tartışılır! Hatta, "diğer" kategorisine giren bu yüzde 70'lik kesimin, "inandığı gibi yaşaması", bu laiklerin yaşam tarzlarına müdahale anlamına gelmektedir! Siyasî kariyerini, muhafazakâr ve dindarlara borçlu olan "laik Demirel" bile, "Başı bağlı okumak isteyenler Suudî Arabistan'a gitsin" demişti!
HANİ ERDOĞAN "ŞERİAT" GETİRECEKTİ!
Hatırlıyor musunuz? Sayın Erdoğan İBB Başkanı seçildiğinde de; AK Parti iktidara geldiğinde de, "Erdoğan yaşam tarzımıza müdahale edecek" diye ortalığı ayağa kaldırmışlardı. Hatta paranoyayı; "Gizli gündemi var; güçlenince Şeriat getirecek" noktasına bile vardırmışlardı!
O Erdoğan, "Başbakan"lıktan "Cumhurbaşkanlığı"na; hatta "diktatörlük" dedikleri "Başkan"lığa kadar yükseldi.
Peki... Bu yetkilerle; bu kadar zamandır kimin yaşam tarzını; ne kadar değiştirdiğinin muhasebesini yapmak gerekmez mi?
Yalnız, "Karşımızdakiler, insan görünümlü hayvandır; ona göre davranıyoruz" diyen (9 Ekim 2023) İsrail Savunma Bakanı gibi "ırkçı; faşist" değilsek, bu muhasebeyi, bu ülkede yaşayan herkesi "insan" kabul ederek yapmalıyız; değil mi?
O halde soruyorum...
Bırakın kamusal baskıyı; içki içtiği için bir vatandaş tarafından tartaklananı duydunuz mu? Oysa "Nüfusunun yüzde 95'i Müslüman" denilen bir ülkeden bahsediyoruz ve bu Müslümanların inancına göre alkol haramdır. Üstüne üstlük "zararlı" olduğu tıbben de sabittir. Yani; çeyrek asırdır bırakın iktidarı, iktidarın gücünü arkasında hisseden dindarlar bile, kendisi için "aykırı" olan bu yaşam tarzına hiçbir müdahalede bulunmamıştır.
Peki başı açık olduğu için kamusal alanda sıkıntı yaşayan veya metroda tartaklanan birini duydunuz mu?
BU KESİM İNSAN DEĞİL Mİ; HAKLARI YOK MU?
Meseleye bir de "sessiz çoğunluk" açısından bakalım.
En mutedil bilinen CHP'liler bile "Başörtülü hakim olamaz; bunu konuşmaya bile gerek yok" diyor. Hakimi geçtik, bankadaki başörtülüye "Sen İran'a git, burası Türkiye, Atatürk kanunları geçerlidir" diye bas bas bağıranlar... Ya metrodaki tesettürlü hanımefendiye "Karafatma" diyerek hakaretini; ta "ehl-ibeyt"e kadar uzatanlar... Hatta 23 Haziran'da daha oylama yapılırken; seçmene "Başörtünü çıkar" diyen CHP'li sandık görevlileri...[1]
Müslümanların çilesi sınır tanımıyor...
Bir dostum anlatıyor. Mardin'de "hatırlı" bir ücretle konakladıkları "itibarlı" bir otelde, hamama gitmek isteyen hanımını, "Burası karma, size uygun değil!" diye uyarmışlar!
Üsküdar Belediyesi'nin, AK Parti döneminde bütün kesimlere hitap eden havuzları da "karma" hale getirilerek Müslümanlar dışlanmış! Bazı "enfeksiyonlu tip"lerin, karma hamam ve havuza girme arzusu "insan hakkı" oluyor ama "karşı taraf" olarak gördükleri binlerce kadının, aynı imkânlardan "insan" gibi faydalanması "insan hakkı" olmuyor!
Onlara sorsan kadınların bu kıyafetle sokakta dolaşması bile (tek parti diktatörlüğü dönemine göre) çok aşırı bir hak! Nitekim çeyrek asırlık "dindarlar iktidarı"nda nice kadınlar başörtüsü sebebiyle tacize uğradı/uğruyor.
BU GÜNLERİ BİLE ARAYABİLİRİZ!
Tesettür başta olmak üzere Müslümanların hâlâ birçok sıkıntı yaşadığı bugünkü Türkiye, laik ve Kemalistlerin dişini gıcırdatarak sabrettiği, yani Erdoğan'ın gitmesini beklediği bir manzaradır. Çünkü Erdoğan gidince, şimdi kanunî veya anayasal dayanağı olmayan ne varsa, hazır bekletilen kararnamelerle bir gecede yok olacak!
Zaten Halk TV'de "Bir zamanlar 'Mağduruz' diye ağlıyordunuz. Şimdi de biz mağduruz. Bunun da bir hesap günü gelecek" diye bas bas bağırmıyorlar mı?
Ve o zaman; bu günleri bile mumla arayacak olan Müslümanların vebalini, "CHP'nin karşısındaki en güçlü parti desteklenmeli" altın kuralını unutarak "AK Parti'ye sandıkta mesaj verme" sevdasına düşenler ve "daha Müslüman" parti kurarak, Müslüman düşmanı CHP'ye "merdiven" olanlar taşıyacak. Tabii ki, iktidar nimetini millet için değil de, kişisel zaafları ve yakınları için kullanarak milleti küstürenler de bu vebalden payını alacak!
Seçimlerde yaşanan dramatik kayıplar üzerine Sayın Erdoğan'ın "Mesajı aldık, gerekeni yapacağız" açıklamasıyla başlayan süreç sonunda oluşan "Yeni AK Parti" kadrosu, bu anlamda ciddi bir imtihanla karşı karşıyadır. Yeni MYK'ya yönelik eleştiriler anlamsızdır. Tam aksine, yelpazeyi genişletmek önemlidir. Önemli olan "94 Ruhu"nun muhafaza edilebilmesidir. Bu millet Erdoğan'ı, 1994'ten itibaren dindarlığıyla, tevazuu ve doğallığıyla, kadirşinaslığıyla; "bizden biri" diyerek bağrına basmıştır. Türkiye'nin; hatta bütün İslâm âleminin geleceği, "AK Partili" formasını giyen her yetkilinin de millete, "Bizden biri" dedirtebilmesine bağlıdır. "Hayırlı olsun" diyor, çok karmaşık ve kritik görünen 2028 yolculuğunda, her adımın bu bilinçle atılmasını diliyoruz.
[1] https://www.sabah.com.tr/video/turkiye/chp-aslinda-bildiginiz-chp-23-haziran-sonrasi-basortusu-dusmanligi