Hayatını dinine göre tanzim etmeye çalışan insanlar için yasal olan her şey meşru olmayabilir.
Bu gerçek her din için geçerlidir.
Özellikle de din devlet ilişkilerinin birbirinden ayrıldığı ülkelerde.
Dine doğma gözüyle bakıp yasal düzenlemeleri dini hassasiyetleri dışarda tutarak yapan ülkelerde yaşayan her fert için geçerlidir bu esas.
Mesela eşcinsel evlilik kimi ülkelerde yasaldır ama o ülkedeki dindarlar için meşru değildir.
Mesela bizlerin yaşadığı bu ülkede faiz yasaldır ama bir Müslüman için asla meşru değildir.
Buna benzer çok sayıda örnek verilebilir.
Yasalar ülkedeki dindarları yok sayarak yapıldığı sürece gerçek budur.
İsveç'in ifade hürriyeti diyerek Mushaf yakılmasına izin vermesi ve yakanları koruması kendi mantığı içinde yasal olabilir ama asla ve kat'a meşru değildir.
O manzarayı görüp de tahrik olmayacak Müslüman yoktur.
Sadece yakmıyor o alçaklar.
Yakmaktan daha ağır bir tahkir manzarası var. Mushaf'ı top gibi ayaktan ayağa atıyorlar çiğniyorlar, yırtıyorlar sonra da yakıyorlar.
Seyrederken benim kalbim sıkıştı, kan beynime sıçradı!
Bu alçak eylem dünya savaşı çıkaracak bir eylemdir. İnsanlık suçudur. Nefret suçudur.
Hadi diyelim ki İsveç yasaları buna izin veriyor, peki İsveç halkı yasal ama tehlikeli bu eyleme nasıl izin verdi?!
İçlerinde buna itiraz eden hiç mi akıl sahibi bir aydın çıkmadı?
Çıkmadı demek ki!
5 ay önce Mısırlı bir genç İsrail sefareti önünde Tevrat yakmak için müracaat etti!
Müracaatını geri çekmek zorunda kaldı.
Neden mi?
Çünkü İsveç'teki cami cemaatleri, o gencin bu eylemi yapmamasını sağladı!
Evet, yasal olarak onun da Tevrat yakma hakkı vardı. Yapacağı eylem İsveç'te yasaldı ama Müslümanlar nezdinde meşru değildi.
Çünkü Müslümanlar başka dinin kutsallarına inanmazlar ama asla hakaret etmezler.
Çünkü İslam, tebliği güzel ve hikmetli sözle yapılmasını emreder, başkalarına hakareti yasaklar.
Mesela En'am Suresi'nin 108. ayetinde şu emir vardır:
"Allahtan başka taptıkları şeylere sövmeyin ki onlar da taşkınlık yaparak Allah'a sövmesinler."
Sağduyu budur!
Biz hiç bir dinin kutsalına hakaret edilmesini salık vermeyiz.
Ama Batı, maalesef çifte standart iliklerine kadar işlemiş bir coğrafya.
O yüzden İsveç'in akil adamları bu alçak eyleme dur diyemedi!
Her ne kadar kendi sınırları içinde insan hakları özgürlükler ve demokrasi kurallarını önemsiyor olsalar da söz konusu taraf Müslüman olunca, hürriyet ve insan hakları hikayeden ibaret kalıyor.
Faydalanmak için mavi gözlü sarı saçlı olmak gerekiyor!
İşte Fransa!
Neden yanıyor?!
Sarı saçlı mavi gözlü olmayan Afrika kökenli 17 yaşında bir genci gözünü kırpmadan vuran bir Fransız polisi sebebiyle!
Evet, her yasal olan meşru değildir.
Yasal çerçevede yapılan gayri meşru eylemlerin muhatabı da olayı meşru görmeyen nefret suçu olarak değerlendiren yasal çevreler olmalıdır.
Bu bağlamda başta İİT olmak üzere İslam ülkeleri tavır koydular. Başta Fas olmak üzere bazı devletler elçilerini geri çektiler veya İsveç büyükelçisini bakanlığa çağırıp uyardılar.
Tabii ki en etkili tepkiyi Türkiye verecek!
Çünkü İsveç'in NATO'ya üyeliği Türkiye'nin onayına bağlı.
Nasıl ki Finlandiya benzer eylemlere izin vermedi, İsveç de hak ettiği cevabı alacaktır!
Ne dedi Başkan Erdoğan: "Terör örgütleriyle ve İslam düşmanlarıyla mücadelede tepkimizi en güçlü şekilde ortaya koyacağız. Müslümanların kutsallarına hakaret etmenin 'düşünce hürriyeti' olmadığını, Batılı kibir âbidelerine, eninde sonunda öğreteceğiz."
Evet, gerileme dönemine giren Batı medeniyetine düşünce hürriyetinin ne olduğunu, seçilmemesi için gayret ettikleri ama karşısında mağlup oldukları Başkan Erdoğan öğretecek!