Bilmem anlatmış mıydım; anlatmışsam bile anım bir kez daha paylaşmaya değer: Yıllar önce, aramız sıkı fıkı iken, Suriye’ye gidip Beşşar Esad ile görüşmüştüm. ‘Sütunumu boş bırakmama’ âdetim gereği, günlük yazı gönderme derdine daha ilk gün düştüm. Otelden internete bağlanılabiliyordu, ama ‘Google’ ve ‘Yahoo’ üzerinden e-posta gönderilemiyordu.
Suriye benim yazılarımı göndermek için adreslerini kullandığım iki firmaya kızmış, yasağı koyuvermişti...
Ne yapacağımı bilemez haldeydim. Çözüm, bizlere mihmandarlık yapan dostumuzdan geldi. Beni ülkenin haber ajansına götürüp, genel müdürüyle tanıştırdı. Sorunumu anlatınca güldü adam; sonra da teknik işler sorumlusuna beni teslim etti. Lübnan’da bir servis sağlayıcının telefonu üzerinden ânında ‘özgürlüğe’ bağlanabildim.
O gün orada sansürün bugünün dünyasında fazla bir önemi olmadığını anladım. Ülkeyi yönetenler halklarının dünyayla irtibatını kestiğini sanadursun, devletin maaşlı gazetecileri bile yasağı aşmanın yolunu buluvermişti...
Aynı durumla çevremizdeki başka ülkelerde de karşılaştım. O ülkelerden davet geldiğinde içim kıpır kıpır olur, gittiğimde yazıları yazma ve gazeteye geçmede karşılaşacağım zorlukları düşünür, frene basarım...
Yasakları aşmanın yolu o ülkelerde de bulunmuştur, bilirim, ama yine de zorlukla pençeleşmek hoşuma gitmiyor işte...
Dünyada interneti halkına bütünüyle veya bütüne yakın yasaklayan ülkeler var. Kuzey Kore’de sözgelimi, internet var, ama yalnızca devlet dairelerinde veya devletin sakıncasız bulduğu az sayıdaki kişiler için... Diğerleri Kwangmyong denilen ülke dışına açılmaya izin vermeyen bir ağ kullanabiliyor...
Küba da farksız; orada da sadece e-posta kullanımına izin var; internetin başka kullanım yolları olduğunun farkında bile değil sıradan Kübalılar... Dünyanın en kalabalık ülkesi Çin’in de internetle sorunu var ve her gün bir yerlerde Çin devletinin kullanımı daha da daraltmak için başvurduğu yollar ve kaçamak yapanlara uyguladığı cezalarla ilgili haberlerle karşılaşılıyor...
İnterneti sınırsız kullandıran ülkeler ile iyi gözle bakmayanlar bazen yanyana olabiliyor. İnternet özgürlüğüne hiç sınır getirmemiş ülke Estonya iken, komşusu Belarus internete müsamahasız 11 ülke arasında yer alıyor...
Evet, kimin, hangi ülkenin internet konusunda tavrı ne, bunları yakından takip edenler var. İran, Küba, Belarus, Suudi Arabistan, Özbekistan ve Tayland izlenen 47 ülke arasında kötü tavırlılar sayılıyor...
Türkiye’nin durumu nispeten iyi.
Mutlaka hatırlayacaksınız: Densizin birinin yüklediği Atatürk’e saygısız görüntüler yüzünden YouTube video paylaşım sitesine erişimi imkânsız hale getirmişti Türkiye... Bütün dünyayı ülkemiz aleyhine ayağa kaldıran bir süreç yaşandı. Bakanlık ‘’Kaldır’’ diye dayatıyor, YouTube‘’Keyfi uygulamaya gidersek adımız ‘sansürcü’ye çıkar; yapamayız’’ diye direniyor...
Sonunda şirket o videoyu kaldırdı, ama süreçte Türkiye’nin adı dünyanın dört bir tarafında ‘sansürcü’ye çıktı...
Bütün bu ayrıntıları vermemin sebebi, internet ile ilgili yasaklayıcı mahiyette yeni bir düzenlemenin yapılacağı yolundaki duyumlar: Uluorta herkes bir şeyler yazıyormuş, yasaklansın... Sakıncalı kasetler ve videolar yayınlanıyormuş; mutlaka engellensin... Sosyal medyada küfürün bini bir paraymış; önlensin...
Yapılabilir elbette; yasaklar konabilir, erişim engellenebilir, cezalar gelebilir... Ancak, bunun zerre kadar yararı olacağını sanmıyorum. Yasaklar, engeller ve cezalandırmalar yerine, başka yöntemler aramak şart...
Hiçbiri istenilen sonucu vermez. Bugünün teknolojisinde mahareti olanlar konulan her türlü engeli aşmanın, kimliği gizlemenin yolunu bulduğu gibi, yasaklanana ilgi patlaması da yaşatacaktır yasaklar...
Dinleyen olacağını sanmıyorum, ama karar vericilerinin yerinde ben olsam, ‘internet konusunda fazla özgürlükçü ülkeler’ arasında sayılmayan Türkiye’yi, varolan bütün sınırlamaları kaldırarak ‘en özgürlükçü’ hale getirir, oyunu bozarım...
Emin olun, internet ortamı daha normalleşir...
Suriye haline gelmeyelim, ben ona da razıyım. (BİTTİ)