Olayı hatırlayalım: 21 Aralık 2001 tarihinde Paris’ten Miami’ye gidecek
American Havayolları’na ait uçağı pabucu içine yerleştirdiği bombayla patlatacağı anlaşılan
Richard Reid son anda fark edilip yakalanmıştı.
El-Kaide tarafından eğitilmiş
‘intihar komandosu’ müebbet hapse mahkum edildi; hiçbir zaman affedilmeyecek
Reid ABD’de iyi korunan cezaevlerinden birinde yatıyor... 11 Eylül (2001) saldırılarından biliniyor:
El-Kaide genellikle ikiz saldırılar düzenliyor.
Reid’le aynı gün Manchester’dan Amsterdam’a gitmek üzere uçak bileti almış
Saajid Badat adlı bir
‘pabuç bombacısı’ daha varmış; eylemden son anda vazgeçmiş ve evine dönmüş... İki yıl sonra bir ihbarı değerlendiren İngiliz polisi patlayıcıyı yatağı altına saklayan
Saajid’i yakalamış... Mahkeme 13 yıl hapis cezası vermiş İngiltere’de doğup büyümüş
‘el-Kaide’ eylemcisine... Aynı eyleme hazırlanan biri asla günyüzü görmeyeceği müebbet hapislikle hayatını sürdürürken cezası sonradan daha da indirilen
Saajid serbest; vaktiyle öldürmeye niyetlendiği İngiliz halkı arasında yaşıyor... Tuhaf değil mi? Dün İngiliz gazeteleri bu tuhaflığın sebebini
duyurdu: Meğer
Saajid ‘el-Kaide’ kamplarında öğrendiklerini anlatması karşılığında kısa süreli ceza alacağı bir pazarlık yapmış savcılarla; ondan alınan bilgilerle bazı eylemler önlenmiş...
Daily Mail gazetesi, başyazısında,
dün,
“Olabilir, ama neden pazarlık kamuoyundan saklandı?” diye eleştiriyordu olayı... Anglo-Sakson hukuk sisteminde yaptıklarından
‘nedamet’ duyanları veya daha ağır cürümlerin fâillerini açığa çıkartacak bilgiler sunanları kollayan kolaylıklar vardır.
Saajid Badat İngiliz yargı sisteminden yararlanmış sizin anlayacağınız... Verdiği bilgilerle karşılığını ödeyerek... Acaba neden bizde de benzer bir mekanizma çalıştırılmaz? Nicedir geçmişin yanlışlıklarıyla yüzleşme çabasında Türkiye ve bunu yargı yoluyla başarmaya çalışıyor. Pek çok kişinin tanığı olduğu, belgelerin asttan üste takdim yoluyla tekemmül ettiği olayların içerisinde yer alanlar yargılanıyor. Cezaevleri yüzlerce
‘şüpheli’ ile dolu; bunlardan bazılarının içinden gelmediği halde zorda kaldığı için cürüme katıldığını, bazılarının ise sonradan pişmanlık duyduğunu varsayabiliriz. Neden onların bu durumu cezalarının hafifletilmesi -hatta bütünüyle kaldırılması- karşılığında adaletin daha kolay ve hızlı yerine gelmesi için değerlendirilmiyor? Mevzuatta
‘gizli tanık’ gibi
‘pişmanlık’ gibi yeni uygulamalar var, ama yetersiz; savcılara gerçeklere ulaşabilmelerini sağlamada suçlulardan yararlanmayı getirecek daha geniş yetkiler tanımak lâzım. Sadece vatan-millet için değil, kendilerini çok daha vahim bir âkıbetten kurtarmak için de bildiklerini anlatabilir insanlar... Böyle bir kolaylığın varlığı yargılamanın hızını artırdığı gibi verilen kararlara itirazları da sınırlar... İnkâr etmekle, ya da tevil yoluyla işledikleri cürümden yakayı kurtarmayı umanlar,
‘suç ortakları’nın kendilerine tanınan kolaylıklar karşılığı yargı sürecine sağlayacakları bilgiler ve belgeler karşısında kalınca bunun çıkmaz yol olduğunu anlayacaklardır. İnsanlara
“Reid’in âkıbetini mi tercih edersin, Saajid’in âkıbetini mi?” seçeneklerinin sunulmasına gerek var. Kamuoyunun yakından izlediği davalar, uzayıp bir türlü bitmeyeceği görüntüsü verince, yargı sürecini de, siyasi içerikli oldukları için siyasetçileri de yaralıyor...