Efendim görmediğim, duymadığım hemen hemen hiçbir şey kalmadı derken, Yargıtay 12. Dairesi bir karar yayınladı ki, sabah sabah ağzım açık kaldı! Röntgencilik olarak bugüne kadar tanımladığımız eylem, kadınların “etek altı, popo, göğüs ve bacaklarının fotoğraflarını çekmek”, kişisel verileri kaydetmek kapsamından çıkarıldı! Yani bundan böyle dileyen cep telefonu ya da fotoğraf makinesiyle, kadınlara haber vermeksizin istediği gibi resimlerini çekebilir, internette yayınlanabilir ve de bu özel hayatın ihlali olarak kabul edilmez!
Karar şöyle buyuruyor :
“Bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin ‘kişisel veri’ olduğunda kuşku bulunmamakta ise de, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü ya da sesinin, bilgisi dışında resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi, rızası dışında ifşa edilmesi, yani yayılması, açığa vurulması, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında düzenlenmiştir. (Ancak) KİŞİNİN ÖZEL HAYATINA İLİŞKİN GÖRÜNTÜSÜ, FOTOĞRAFI YA DA SESİ, YASAL ANLAMDA KİŞİSEL VERİ OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ!”
Yani, eğer bir kadın deniz kıyısında, evinde, sokakta, parkta, bir restoranda otururken adamın biri gelir, uzaktan fotoğraf ya da videosunu çekerse, internette youtube’da yayınlarsa, kadın da şikayetçi olmazsa, yasalar çerçevesinde hiçbir şey yapılamaz! Kamu davası açılamaz. Peki kadın internete girmiyor, falanca gazeteyi okumuyor, yani bu fotoğrafların yayınlandığını bilmiyorsa ne olacak? Hiçbir şey! Kamu onun haklarına “bana ne, hayat senin, şikayetçi değilsen yapabileceğim hiçbir şey yok!” diyor!
Bu kararla R.N. adlı “kişisel verileri kaydetmek” suçundan mahkum olan kişinin cezası rafa kaldırıldı, kişi serbest bırakıldı. Bu karardaki can alıcı nokta şu “kadının kimliğini açığa vurmamak!” Ama yüzü belli fotoğraflarda! Onu tanıyan biri ya da birileri mutlaka var.
Bakınız bunun örtünmek ya da örtünmemekle de ilgisi yok, eğer öyle sanan aklıevveller çıkarsa diye belirteyim! Diyelim iki kapalı hanım bir yerde oturuyor, kahkahalar atıyor ya da rüzgar eteklerini savuruyor ya da eğilip yerden bir şey alıyorlar. Evlerinin bahçelerinde kendilerini gözlerden uzak varsayıp rahatça oturuyorlar.Ve adamımız çekip bu fotoğrafları yayınlıyor her yerde. Altına yorumlar da yapıyor belki ve kamu bunları izliyor kollarını kavuşturarak, ta ki o hanımlar şikayetçi olana kadar!! Olmazlarsa, farkına varmamışlarsa? Geçmiş ola!
O zaman Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) bazı siteleri niye engelliyor? Bazılarının da yayınına izin veriyor? Oradaki kadınların da adını sanını bilmiyor kimse! TİB Başkanvekili Osman Nihat Şen, bir gazetede yayınlanan söyleşisinde “etek altı resim” olarak tanımlanan yayınlar yapan bir sitenin üç ayda 60 bin üyesi olduğunu ve 36 milyon TL kazandığını söylemişti. Şen şöyle demişti: “Sokakta, trende, otobüste ya da herhangi benzeri bir yerde kadınların etek altı fotoğraflarını çekip yayınlıyorlardı. Türk insanı ‘doğal fotoğraflar seviyor.’ Dün Kadıköy’de Çektiklerimiz’ diye sayfalar koyuyorlardı. Çok rahatsız ediciydi” demişti. Bu site nasıl yayında kaldı? Kurallara uyarak! Ve Yargıtay 12. Dairesi de bu kuralları açıkladı!
Özetle kadınların her yerde, her ortamda dikkat kesilmeleri, dört gözle çevrelerini denetlemeleri gerekiyor. Ha yapabilecekleri başka bir şey daha var: Perdeleri kapayıp evden dışarı adım atmayacaklar!
(Sn. Hilal Öztürk’e bu haberinden dolayı teşekkürler.)